SIÇRAMA
Özellikle uykuda, “olağanüstü” (korku vb.) bir durumla karşılaşılınca, sıçrayarak uyanmak.
Uyanıkken de ileriye ve yükseğe (= yukarıya) atlamak.
Bir parçanın dışardan bir etki (= güç) ile karşılaşması karşısında çok küçük parçalarının etrafa dağılması (sıçraması).
Ama ben sıçramayı, Sören Kierkagaard’ın kullandığı anlamda kullanacağım. Kierkagaard, ‘Korku ve Titreme’ kitabında, Hz. İbrâhim (a.s.)’ı bir “iman şövalyesi” olarak tanımlar ve Onun oğlunu (ona göre İshâk) kurban etmesini de “iman sıçraması” olarak niteler. Bana göre bu sıçrama, önce beşerlikten insanlığa; insanlıktan (Allah’a) kulluğa bir sıçrayıştır; kulluğa sıçrayışa “yüksek atlama” da diyebiliriz. Ona (= Kierkagaard’a) göre bu sıçrayış, Tanrı’nın dediğini yaparak (kul) olma sıçrayışıdır.
Bu sıçrayışın sıçrama/atlama tahtasını (= tramplenini), kişinin duyuları, duyguları ve bilgileri oluşturur. Atlanan/sıçranan “yer”! ise imandır, imanın alanıdır; bu atlama/sıçrama, imana doğrudur. (Benim gibi) “korkaklar”!, bu atlamayı/sıçramayı yapamazlar, aradaki “boşluktan” korkarlar.
İman, “böyle bir riski”! göze almaktır.
İmana, hem güven (= emn/iyet) diyorsun, hem de “risk” diyorsun, diyor gibisiniz. Evet, henüz imana erememişler için iman, bir “risktir”!; ama imana eri/li/nce, o “risk” tamamen ortadan kalkar. Bu yüzden çoğu kimse/ler, “bu riski”! göze alamaz, tereddüt eder; konumunu (ve gelirini) kaybedeceklerinden korkarlar. Ateistler ve materyalistler, bu anlamda birer korkaktırlar.
Şehâdet (= Hakk’a şâhitlik), kişi tereddütte iken yapılmaz; şâhitlik, kesinlik veya kendinden eminlik ister. Henüz “suyun bu yakasındayken, suyun öbür yakası” için (görmeden!) şâhitlik yapılamaz veya bu yakada yapılan şâhitlik, bu yakanın şâhitliğidir, bu şâhitlik öbür yakada geçmez/geçerli olmaz. İman, (bu riski göze alarak) “suyun öbür yakasına” geçiştir. Öbür yakaya geçilince, her şey bambaşka görünmeye başlar, kişideki tereddütler ve şüpheler nispeten azalır ama kaybolmaz.
Ne zaman kaybolur?!.
Yakîn ve kâmil imanla tanışılınca. = yûkınûn zümresine dâhil olunca.
Ve ölünce. Ama ölünce tanışılan imanın (= yapılan şâhitliğin) kişiye artık bi faydası olmaz.
Ölürken sıçrama, bi işe yaramaz; ölene : şimdi mi?! = él’ân?! diye sorulur; ölmeden/sağken imana sıçrayanlar da = gerçekten şâhitlik yapanlar da ölürken sıçramazlar.
Yorumlar
Yorum Gönder