ZEİTGEİST

Zeitgeist, zamanın ruhu; zamana (= çağa) hükmeden düşünce ve duygu demek. Bugün zamanın ruhu ne?!. Tek kelimeyle haksız kazanç, sömürü. Ben zeitgeistten değil, zamandan söz etmeyi sürdüreceğim; zeitgeisti başka bir zamana erteliyorum. 

Zaman, V/varlığın “ruhudur”!.

Ünlü Alman filozofu Martin Heiddegger’in baş yapıtı Varlık ve Zaman’dır. (= Sein und Zeit). Burada Varlık Zaman’dan, ve/und bağlacı ile ayrılmış; Varlık, Zaman’ın önüne geçmiştir. Heiddegger, bir Varlık filozofudur. Ama bana göre varlığı, hele de Büyük Varlık’ı çok iyi/doğru anlayamamış ve bize iyi/doğru aktaramamıştır. (Küçük v ile yazdığım varlık, yaratılanlara; büyük V ile yazdığım Varlık, Yaratan’a karşılık olarak kullanılmıştır.)

Antrparantez, yeri gelmişken söyleyeyim, aklınıza şöyle bir düşünce düşebilir : Senin titrin ne; etin ne budun ne de; (= sen kimsin de) koca Heiddegger’i eleştirebiliyorsun?!. Evet ben, bir felsefe prof.’u değilim ama “cüretkâr”! biriyim; siz bunu lütfen “küstahlık” olarak algılamayın. Niyetim, Heiddegger eleştirisi değil, farklı düşünmenin getirisi. Niyetim, düşüncemi tartışmaya açmak ve test edilmesini sağlamak.

Varlık, zamandan; zaman, varlıktan ayrılamaz; ayrıldığında, varlık ölür, yok olur, var olamaz.

Yokluğa varlık (= can) veren, Zaman’dır. Zaman, ruhtur, candır, bir tür var olma ve yaşama biçimidir. Zamanın ruhu (= zeitgeist) kavramı, bölünmüş zamanlardaki dönemsel ruhu (= gücü, rıyhı/rüzgârı) ifâde eder. Varlığı, “Bölünmez (= Samed Olan) Ruh” var etmiştir. Bu Ruh, her varlığa olduğu gibi bize de Ruhundan “üflemiştir.” = “ve nefahtü fihi min rûhî” (15/29.)

Akılsız ve iradesiz varlıklar, kendilerine “üflenen” o ruhu, yerli-yerinde (= doğru), fabrika ayarlarına uygun kullanırken; akıllı ve iradeli varlıklar, o ruhu bozabiliyor, yanlış kullanabiliyorlar!.

Bu Ruh, her varlığa “aynı yoğunlukta” üflenmemiştir. Kime, neye, ne kadar, ne yoğunlukta “üflendiğini”, ancak ve ancak Üfleyen bilir; Allah-u Alem, bu üflemenin yoğunluğu (= miktarı ve niteliği) varlıklardaki farklılığa tekâbül eder. Buna, bölünerek bizlere burada verilmiş zaman da (ecel de) diyebiliriz. Bu zaman, süreli/sınırlı bir zamandır; süre dolunca (ölüm ve kıyamette) bu zaman bizden geri alınacak; sonra da bir daha alınmamak üzere tekrar geri verilecektir. = Yeniden diriliş. İşte o zaman, burada kullandığımız zamanla (burada ona verdiğimiz ruhla, nitelikle = zamanın ruhu ile), cennet veya cehennemde ebedî olarak yaşamak zorunda kalacağız.

Zaman, en değerli hazinemizdir; kıymetini ve kimin için kullandığımızı bilelim; yarın, “eyvaah”! demeyelim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK