KİTÂB = KİTAP

Kitâb, KTB (= yazma/كتب) fiilinden isim; sayfalara yazılmış ve basılmış yazı/metin.

Kitâb, nasıl yazılır?!. Yazar, oturur, belli bir düzen hâlinde düşüncelerini yazıya geçirir ve onu matbaaya veya yayıncıya çoğaltılması için baskıya verir.

Ortalama 500-600 sayfalık bir kitap kaç günde yazılır?!. Günde 1 sayfa yazılsa, 2 yılda; iki sayfa yazılsa, 1 yılda.

Kitap/lar/taki düşünceler yaşanmış tecrübelerden mi oluşur, yoksa yazarların kurgusu mudurlar?!. Büyük ölçüde kurgudurlar. Yaşanmış tecrübelerden oluşan bir kitabın yazılması zaman alır; bu türe, anı veya biyografi-otobiyografi kitabı adı verilir.

..

Kitâb’ı (= Kur’ân’ı), diğer kitaplardan ayıran en önemli özellik, 23 yıl (610-632) boyunca bizzat hayatla "yazılması"! ve hayatın içinde olması, hayatı yönlendirmesi, yönetmesidir. Sonraki yüzyıllarda Bu Kitâb, hayattan peyderpey çekildi = Ona el çektirildi.

Bizzat hayatın içinde olma, aktif (= canlı-diri) olma demektir. Tâbiri caizse, “Onun Yazar’ı = O Kitâb’ın Sahibi”, aktif bir şekilde, yaşanmakta olan hayatı, Elçisi eliyle bizzat yönlendiriyor, yönetiyordu. Kitâb’ın (= Kur’ân’ın) 23 yılda tamamlaması bunu ispatlar. Hâl böyle olmasaydı, 604 sayfalık bir Kitâb, ‘en geç 2 yılda’! tamamlanırdı.

Bu, neyi gösterir?!.

O Kitâb’ı (= Kur’ân’ı), diğer kitaplar gibi “okumamamız” gerektiğini. Ramazan hatimleri gibi, Onu bir aylık bir sürede okuma, “hızlı/hızlandırılmış” ve hayattan kopuk/koparılmış bir okumadır.

Kitâb’ı (= Kur’ân’ı), bireysel ve toplumsal ihtiyaçlarımıza ve kendi gücümüze (= imkân ve şartlarımıza) göre okumalıyız; ve okuduğumuzu = anladığımızı da hemen uygulamaya koymalıyız. “Hızlı okuma”!, göz gezdirme ve vakit geçirmedir. 

Ashab, Kitâb’ı (= Kur’ân’ı), uygulamaları = eylemleri ile anlıyorlardı. Kitâb (= Kur’ân), salât et (= namaz kıl) diyorsa, hemen salât ediyorlar (= namaz kılıyorlar); zekât ver diyorsa, hemen zekât veriyorlar; cihad et diyorsa, hemen cihad ediyorlardı... veya şunları yanlış yaptınız diyorsa, onları hemen düzeltiyorlardı; içki yasağı böyleydi...

Biz, ne yapıyoruz; Kitâb’ı (= Kur’ân’ı) nasıl okuyoruz?!.

Anlamadan sevap kazanmak için.

Ölülerin arkasından okumak için.

“O, diri olanları uyarmak ve kâfirlerin üzerine azap sözünün hakkolması (= kazınması) içindir.” (indirilmiştir.) (36/Yasin, 70.)

لِيُنْذِرَ مَنْ كَانَ حَياًّ وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِر۪ينَ

İnzar (= uyarı, sakındırma), genelde etkili olması için sürekli yapılır; ve hayatın içindeki tek tek olaylar ve gelecekte bizi bekleyen kötü sonuçlar için yapılır. Bu yüzden, Kitâb’a, sürekli “okunan” anlamında Kur’ân denir.

Kur’ân, anlamadan ve hayata aktarılmadan okunursa, aynen şu atasözündeki durum gibi bir durum ortaya çıkar.

“Bizim oğlan bina okur, döner döner gene okur.” (Bina, Arap dilbilgisinin ikinci kitabı; ilki, emsile.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ