UMUTLUYUM, MUTLUYUM.
Yaşanan olumsuzluklar karşısında karamsar (= umutsuz ve mutsuz) değilim, aksine yaşananlar bana bazı sorumluluklar yüklüyor, bi şeyler yapmam gerektiğini söylüyor. Gücüm oranında (elimden geldiği kadar) bi şeyler yapmaya çalışıyorum.
Yapmaya çalıştığım bu şeyler, bu gün (= şu ân) bi işe yaramasa da, kimse “görmese” de, “gelecekte”! bi işe yarayacak ve herkes görecek. Acelem yok, zamanım var, bol.
Yarın, “ne yaptın, ne getirdin?!” diye sorulunca, “işte bunları yaptım, getirdim” diyeceğim. Bu yüzden, yaptığım şeylerin (= niyetimin ve sözlerimin) “temiz”! olmasına gayret ediyorum.
“Ey İman Edenler! Kazandığınız şeylerin temiz ve iyi olanlarından, sizin için yerden çıkardıklarımızdan infak edin. Gözünüz kapalı kendinize almayacağınız kötü şeyleri infak etmeyin. Bilin ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, övgüye değer yegâne Varlık’tır.” (2/267.)
40-50 yıldır benim kazandığım (kazancım) bu. 30 yıl, bu kazancın ekmeğini yedim, hâlâ da yiyorum, inşallah ebeden de yiyeceğim. Şimdi, infak (paylaşma) zamanı; beş yıldır bu blogdan paylaşım yapıyor, kazancımın en iyilerini (süzülmüş bilgilerini) sizlere sunmaya çalışıyorum. Mutluyum, umutluyum. Kimse bilmese de niyetimi Rabbim biliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder