ÖZGÜR KÖLE

Özgür köle, garip, paradoksal bir kullanım değil mi?!. Kişi, hem özgür, hem de köle olur mu?!. Olur. Bu yazı bunu açacak. 

Köle varsa, efendisi (= rabbi) de vardır. Efendi, kölesini azat da edebilir (= özgür de bırakabilir), kendi mülkünden sürgün de edebilir, zincire de vurabilir (= hapse de atabilir), kellesini de alabilir... köle, efendinin mülküdür; mutlak mülkiyette, mutlak (= iste/nil/diği gibi) kullanım hakkı olur, vardır.

Yaratılmış bir efendi, her yere ve her şeye (= kâinâta) sahip olabilir mi?!.

Olamaz. Öyle ise sürgün, bir efendinin mülkünden başka bir efendinin mülkünedir; hapis ve zincire vurma (cehennem!) ise, efendinin kendi mülkünde olur.

Bizler, cennette Efendimizi (= Rabbimizi) dinlemeyince, dünyaya sürgün edildiğimize göre, bu sürgün, Allah’ın mülkünden başka bir ilâhın (= efendinin) mülküne mi oldu?!.

Hayır. Efendimiz (= Rabbimiz) Allah bizi, bu sürgünle Kendi mülkünde “özgür köleler”! hâline getirdi.

Öyleyse, özgür kölelik nedir?!.

Hem özgürlük, hem de kölelik = kulluktur.

Ben, kölelik yapmak = kul olmak istemiyorum, özgür kalmak istiyorum diyenler, kendilerine yeni bir mülk bulmak zorundadırlar. Kâinâtta Allah’ın mülkü dışında başka bir mülk var mı ki?!.

Yok. Öyleyse, ben, Allah’a kölelik yapmak = kul olmak istemiyorum, özgür kalmak istiyorum diyenler, boş konuşuyorlar. Hem Allah’ın mülküne (= ekmeğine, suyuna, havasına, vs.) muhtaç olacaksın, hem de Allah’a baş kaldıracak = kafa tutacaksın!.

Ey cahil, ey aptal!, bedenin de senin değil, O’nun mülkü. O’nun mülkünde O’na kafa tutmak, O’nu tanımamak hâ!. Bunun cezasız kalacağını mı sanıyorsun?!. Aldanıyorsun, bir ân önce aklını başına al!.

Allah, seni, beni, hepimizi (= bizi), kendi özgür irademizle Kendisini tanımaya, başka efendiler (= rabler, ilâhlar) edinmemeye, sadece Kendisine kul (= köle = abd) olmaya davet ediyor.

Sanki, başka efendiler (= rabler) varmış gibi!.

Yok. Yoksa, bizim açımızdan, ilâhlık söz konusu olduğunda mutlak özgürlük de saçma (= absürt) bişey değil mi?!. İlâhlık dışındaki özgürlükler ise, insanın şerefi veya onuru için elzem; çünkü El-İlâh = Allah, “gözbebeği” olan insanın Kendinden başkasına kul-köle olmasına (= kulun, kula kul olmasına) razı olmuyor. Bu, hem insanlar arasındaki  ilişkilerin düzgün kurulması ve sürdürülmesi, hem de insanlar arasında insan onurunun korunması için gerekli.

Allah’a kul olmayanlar, ya kendi arzu ve isteklerine (= nefislerine), -- ki bunun sonu kaos ve anarşidir --; ya da kendileri gibi bir kula veya kullara kul olurlar. 

El-İlâh olan Allah söz konusu olduğunda, “özgür köleler = kullar”! gibi duranlar; Allah’ın kulları karşında onurlu, omurgalı, dimdik, şerefli ve vakârlı bir duruş sergilerler. 

Allah’a kulluk, insana (ekstra) şeref, haysiyet ve onur kazandırır. Allah’tan başkasına kulluk ise, insandaki şerefi, haysiyeti ve onuru ayaklar altına atar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK