OLAN ve OLMASI GEREKEN

Olan, mevcut ve reel durumu; olması gereken, ideal ve istenen durumu ifâde eder.

Olan durum, olması gereken duruma uymuyorsa, (Bilen Biri) duruma müdahale eder.

Kur'ân’ın indirilmesi de böyle bir sürece işaret eder.

Olan durumun üzerinden belli zaman geçince, eski hâl tarih (= muhal) olur.

O gün, ideal bir durum yaşansaydı, müdahaleye gerek kalmazdı, olmazdı.

İdeal durum için, belli bir “bozulmanın” yaşanıyor olması gerekir ve müdahale, bu bozulmayı ideal duruma “evirmek = çevirmek” için yapılır ve ideal olmayan bir toplum ve coğrafyadan bu işe başlanır.

Milâdî 610 ilâ 632 arasında bu toplum ve coğrafya, Arap Yarımadası ve Kureyş toplumu idi. Bu Yarımada ve toplum merkeze alınarak, tüm dünya ve tüm toplumlara mesajlar verilmiştir. 

Kur'ân, o gün yaşanan reel/olan durumlara kayıtsız kalamazdı; Kur'ân’ın amacı, o gün yaşanan/olan durumları ideal/olması gereken duruma dönüştürmekti.

Meseleye böyle bakarsak, Kur'ân’ın o gün değiştirmek için müdahale ettiği durumlar, bugün için tarihseldir, istenmeyen durumlardır. Bugün Kur'ân okurken, bunu (bu durumu) dikkate almalıyız. Örneğin o gün kölelik ve cariyelik vardı; Kur'ân bu durumu değiştirmek istiyordu; bu duruma tedricî müdahale etti; 23 yıl boyunca epey mesafe alındı ama 23 yılın sonunda muhal/ilgâ olması istenen duruma geri dönüldü. (İçki yasağında da böyle bir tedricîlik vardır.)

Bu çağda ve bugünün şartları altında yaşayan bizler, bugün Kur'ân’ı nasıl okumalı, nasıl anlamalıyız?!.

İçinde yaşadığımız duruma bakarak. Yani, olan (= şu ân yaşanan) durumların, istenen (= olması gereken) durumlara uygun olup-olmadığına bakarak veya o gün yaşanan durumların bugünkü karşılıklarını bularak. Sözgelimi dünkü (= o günkü) kölelik ve cariyeliğin, bugünkü karşılığı ne; kölelik ve cariyelik kalkmış mı, yoksa modernleşmiş mi?!...

Yaşanan hayatlardan kopuk Kur'ân okumaları ve anlamaları, doğru okumalar ve anlamalar değildir. Kur'ân, yaşanan hayatları iyileştirmek (= mükemmelleştirmek) için indirilmiş/inmiştir; bu, Kur'ân’ın evrenselliğidir.

Evrensellik, tarihsellikten kopuk olmaz, olamaz. Kur'ân’ı tarihsel (= 610 ilâ 632 arasına özgü) görmek, Onun evrenselliğini ıskalamak, Onu tarihte (= belli bir zaman diliminde) dondurmaktır. Kur'ân’ın mucize oluşu (= herkesi, her düşünceyi âciz bırakması), Onun her tarihe (= her zamana) ve her yere (= her topluma ve coğrafyaya) hitap edebilmesidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK