HAYAL KIRIKLIĞI ve PİŞMANLIK
Hayal kırıklığı, ‘beklenen (= beklenti, umut) ile karşılaşılan (= sonuç)’ arasındaki olumsuz farktır ve bu farkın negatif bir duygu olarak kişiye geri dönmesi, kişideki yansımasıdır. Beklenen, aynı zamanda umuttur; umut gelecektedir/gelecektir; karşılaşılan ise, ândır/ândadır; gelecek de (bir gün) gelecektir. Hayat kırıklığına, umudun boşa çıkması (= umut kırıklığı) da denir. Hayal kırıklığı, daha çok, kişinin kendinden, kendi yapıp-etmelerinden kaynaklanmaz; güvendiği (= inandığı) insanların yapıp-etmelerinden kaynaklanır.
Pişmanlık da gelecekte (= gelecek geldiğinde, o ânda) yaşanan olumsuz (= negatif) bir duygudur; ama bu duygu, tamamen kişinin yapıp-etmelerinden kaynaklanır.
Normalde, geleceğin geleceğine inanmayanlarda hayal kırıklığı da pişmanlık da yaşanamaz!.
Yaşlılık ve ölüm gibi âhiret de (bir) gelecektir.
Âhirete inanan Müslümanlar hayal kırıklığı yaşamayacaklardır. Çünkü : Hiç kimse, bibaşkasının suçundan dolayı olumsuz bir durumla karşılaşmayacak = “ve lâ teziru vâziratün vizra uhrâ.”; ama, her hâlükârda pişmanlık yaşayacaklardır. = Niye daha kaliteli ve daha iyi bir Müslüman olamadım, diyeceklerdir.
Âhirete inanmayanlarda da -- âhirete dair bir hayal (= bir gelecek tasarımı, planı) olmadığı için -- hayal kırıklığı olmayacak ama büyük ve derin bir pişmanlık olacaktır.
Buradaki (= bu dünyadaki) hayal, bizi bir gelecek tasarımına veya planına sürükleyen salt düşünce (= muhayyile) değil, aynı zamanda bu hayalin gerçekleşmesi için çalışıp-çabalamadır (= bu hayal için emek/çaba/sa’y sarf etmedir); hayal kırıklığı da, bu emeklerin/çabaların (= sa’yin) bizim kendi yapıp-etmelerimizden dolayı değil, güvendiğimiz birilerinin yapıp-etmelerinden dolayı boşa çıkmasıdır. (Örnek görmek istiyorsanız, en iyi örnek siyasette.)
Âhirette böyle durum yaşanmayacak. Çünkü : 1. Bizim âhiret hayali kurmamızı ve bu hayal için çalışıp-çabalamamızı bize Allah “emrediyor”!. (Allah, hâşâ bizim bildiğimiz anlamda hayal kurmaz ama bizim hayal kurmamızı = geleceği planlamamızı ister.) 2. Âhiretteki sonucu (= cenneti ve cehennemi) buradaki yapıp-etmelerimizle bizler tercih ediyoruz.
İşte, bu tercihlerimizin sonucunda kimimiz çook büyük pişmanlık yaşayacak, kimimiz de sevinecek. Burada uzun vadeli hayaller kuramayan = sadece dünya için kısa vadeli gelecek hayalleri (planları) kuran ateistler veya dinsizler ise, kurdukları hayalin çapını/vadesini çook dar ve çook kısa tuttukları için, hem uzuun vadeli hayal kuramamanın (= gelecek planı yapamamanın veya o hayali bize Kurduran’a inanmamanın) hem de o hayalin peşinden gidememenin büyüük ve deriiin pişmanlığını (= şokunu) yaşayacaklar. Siz buna “büyüük şok” da diyebilirsiniz.
Müslümanlar bu “büyüük şoku” yaşamayacaklar ama Peygamberler hariç, pişmanlık yaşamayan hiçbir Müslüman olmayacak.
Yorumlar
Yorum Gönder