DEVLET BİÇİMLERİ veya YÖNETİM ŞEKİLLERİ
Demokrasi. Aristokrasi. Monarşi.
Demokrasi, halkın yönetimi. Aristokrasi, aristokratların (= soyluların, seçkinlerin) yönetimi. Monarşi, bir tek kişinin (= tek adamım, kralın, monarkın) yönetimi.
Demokrasi, aynı zamanda hem aristokrasi hem de monarşizmdir.
Nasıl?!.
Normalde, demokrasi seçimdir; seçim, sandıktır; sandık oydur/reydir; oy, halkın, kendi içinden yönetici vekilleri seçmesidir. Yönetici vekiller, seçilince, “seçkin” (soylu!) olurlar, oluyorlar!. Onlar da kendi aralarında/n birini başbakan veya başkan olarak belirliyorlar.
Ama, demokrasilerde işler böyle yürümüyor. Siyasî parti başkanları, seçilecek kişileri önceden belirliyor (= seçiyor); sonra da bunları halka “şeklen”! seçtiriyor. Mecliste çoğunluğu elde ederse (= mecliste yeterli sandalyeye sahip olursa), halk adına iktidar oluyor. Çoğunluğu elde edemeyen partiler de muhalefette kalıyor.
Demokrasilerde iktidar, halkın tamamının (%100’ünün) oyuyla belirlenmiyor. 51 e 49.
Halk, iktidara oylarıyla belli bir süreliğine (= 5 yıllığına) yetki veriyor; o süre dolunca, yeniden seçime gidiliyor; mevcut iktidar beğenilmişse, devam; beğenilmişse, güle-güle deniyor; yeni bir iktidar göreve geliyor.
Bu beş yıl boyunca, parti başkanı meclisin içinden veya dışından bakanlarını, kendi ile uyumlu çalışacak bürokratlarını atıyor, istediği yasaları çıkartıyor, vs.; beş yılın sonunda tekrar hakeme (onaya, halkın oyuna) gidiliyor; onay alınırsa, devam; alınamazsa, her şey sil baştan. Rejim (= demokrasi = yönetim şekli) devam ediyor ama uygulamalar (= icraatlar) değişiyor.
Halkın rızasından kopuk demokrasiler istikrar vadetmiyor. Yönetimde istikrar için, iktidarın, ya halkta rıza üretmesi, ya da popülizm yapması gerekiyor.
Halkta rıza üretme, kültür-sanat, edebiyat, medya ve okullar eliyle; popülizm ise, manipülasyon yaparak şirin gözükme şeklinde yapılıyor.
Halk, bir iktidarda neye bakar?!.
Cebine giren paraya = kazancına. = Üretilen katma değerden (= Gayri Safi Yurt İçi Hâsıladan = GSYİH’dan) aldığı paya. Adâleti de, gelir adâletine indirger. Hâl böyle olunca, GSYİH’dan fazla pay alanlar, adâleti, dolayısıyla da iktidarı belirlemeye kalkarlar.
“İleri demokrasilerde”, iktidarları artık halk değil, ulusal ve küresel güçler = şirketler belirliyor. Gariban halkın önüne konulan oy sandığı, beş sene yen/il/sin diye verilen bir avuç Giresun fındığı.
Demokrasi, en ideal yönetim biçimi olarak sunuluyor; ama her demokrasi, önce kendi içinde kendi aristokrasisini; aristokrasi de kendi içinde tek adam rejimini (= kralını, monarkını) üretiyor.
Devlette yönetimin kimde (= kimin elinde), yönetim şeklinin ne olduğundan çok, devlete yön veren ilkeler önemli. Bu ilkeler âdilse = bir devletin yöneticisi, bu ilkeleri herkese (= her insana) âdil bir şekilde uygulayabiliyorsa, o yöneticinin ölene kadar yönetimde (= iktidarda) kalmasının ne sakıncası var?!.
...
Âdil ilkeleri, Âdil Olan = hiçbir şeye muhtaç Olmayan belirler.
Yorumlar
Yorum Gönder