DEVLET

Devletler, bilinen en büyük organizasyonlardır. Tüm ulus devletleri tek bir devlet yapmak mümkün olsaydı = dünyada tek bir devlet olsaydı, tek bir yönetici (kral) olurdu ve herkes ona tâbî olarak yaşar, savaş filan olmaz/çıkmazdı.

Bu durum size biraz ütopik geldi, değil mi? Bana da öyle geldi. Neden? İnsanların kendi aralarında iş ve güç birliği yaparak tek bir devlet kurması mümkün değil; çıkarlar çatışıyor, bitürlü anlaşma sağlanamıyor; bu yüzden biiir sürü devlet ve kral var yeryüzünde. 

Ben biraz daha “ütopik”! şeyler söyleyeceğim. Aslında kainatta tek bir Devlet var. Bu Devletin Kral’ı = Melîk’i de Tek ve her yerde O’nun Sözü geçerli.

Nasıl yani? Herkes O’nu dinliyor, O’na itaat ediyor mu? Evet. O’nun izni = müsaadesi olmadan bir yaprak dahi kımıldamıyor. 

Ya isyankâr insan?!. Bu kadar zulüm?!..

Bunlar O’nun kontrolü kaybettiğinin göstergeleri değil mi?!. Hayır. Tüm dünya yansa, O bundan zerre kadar zarar görmez = etkilenmez.

Pekiî!, niye bütün bunlara müsaade ediyor, engellemiyor?!.

İnsanı deniyor ve insana verdiği akıl ve iradenin insan tarafından nasıl kullanacağını insanın da görmesini istiyor. O, “önceden” kimin ne olacağını, ne yapacağını biliyor, bunu insanın da bilmesini = görmesini “belgelemek istiyor” ki yarın insanın itiraz edeceği herhangi bir mazereti olmasın. O'nun bütün emir ve yasakları = yönetimi bunun için. İnsandaki akıl, bu emir ve yasakları bilmek; irade de birini tercih etmek için var = verilmiş ve insan, bunlardan birini seçmeye zorlanmamış = özgür bırakılmış...

“Zamanında” melekler de zorlanmamıştı. İblis hariç hepsi “gönüllü” itaati seçmişti.

İnsanın mayasında meleklik de iblislik/şeytanlık da var ve bu iki özellik birbiri ile çatışıyor; meleklik itaati; iblislik/şeytanlık isyanı seçiyor.

Rab = Melik = Yönetici, insanın Kendisine itaat etmesini ister, itaatinden hoşnut/razı olurken; ihanetinden = isyanından hoşlanmıyor ama onun isyanı O’na = O’nun otoritesine zerre kadar etki etmiyor, zarar vermiyor = O yönetimde kontrolü aslâ kaybetmiyor.

O, Sistemini = Devletini yönetirken kimseye “borçlu = müdânâlı” da değil; aksine herkes O’na borçlu. O, kimi nerede “kullanacaksa”! orada kullanır. O istiyor ki herkes, kendi görevini = konumunu = yerini kendi belirlesin.

Melekler bildi/belirledi. Şeytan bildi/belirledi. İnsan da belirliyor... Melekler olumlu = iyi görevleri = konumları seçti. Şeytan/lar olumsuz = kötü görevleri = konumları seçti. İnsan hâlâ seçiyor... seçenler de seçti ve göçtü. 

Bu Devlette her insan, kendi görevini = kendi konumunu = kendi yerini = Rabbinin kendini nerede ve niçin kullanacağını kendisi belirliyor.

Yarın da ona göre ödül = maaş ya da ceza alacak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET