KÜSKÜNLÜK

Bayram geliyor; küskünler barışmalı deniyor. 

Küsmek, niye küstüğünü bilmektir.

1) Kişisel onur/saygınlık incinmiştir. Özür beklenir; özür dilenmedikçe küslük/küskünlük bitmez.

2) Onur/saygınlık ikinci plandadır. Kişi, yaptığı hatayı anlasın = doğru olanı görsün, pişman olsun da bidaha öyle bişey/hata yapmasın (böyle bisöz söylemesin, bu şekilde davranmasın, denir); küslükle böyle bir etkili mesaj verilmek istenir.

Birincide kendini büyük görerek affetme; ikincide merhamet etme vardır; gerçek büyüklük, merhamettedir.

Rabbimizin “kartvizitinde” de Rahmet ve Merhamet, en öne çıkan, en belirgin vasıf/lar değil midir? (Bismillahirrahmanirrahim.)

Küsen, niye küstüğünü bilir de küsülen bilmezse, zaten küsme/küskünlük olmaz. Küsme, konuşmamanın fark edilmesiyle başlar; ondan sonra ise neden araştırılır. Kişi, muhatabına, ‘sana küsmedim ama seninle konuşmuyorum.’ diyemez; küsme; konuşmamadır. Konuşmama, aradaki ilişkinin kırılması, iletişimin/bağın kopmasıdır. 

Bu durumu ağaçtan kopan dallara benzetirsek; bazı dalların kırılması/kopması o ağaca az hasar verir, ağaç hayata küsmez, çok kısa süre sonra ağaç eski hayatına geri döner; bazı dalların kopması ise o ağaçta ağır hasara ve büyük yaralara yol açar;  tamir edilmezse, yaralar sarılmazsa o ağaç ölür/kurur. Bu, birinci tür küskünlüğün kişiye verdiği zarardır.

İkinci tür küskünlükte küskünlük, haklı olarak küsene ve böyle bir küskünlükle etkili bir mesaj verene zerre kadar zarar vermez. Aslında o kişi de bilir ki, zamanında “o da Rabbini çoook küstürmüş, Rabbine yönelince Rabbi onu çoook affetmiştir ve Rabbi de bundan hiçbir zarar görmemiştir.

“Rabbin küskünlüğünü fark edemeyenler” için, birinci hâlden ikinci hâle geçiş zordur.

Bunu fark edebilmemiz için Rabbimizle ilişkimizi iyi kurmamız ve o ilişkiyi iyi okumamız = sürdürmemiz gerektiği söyleniyor ve şirk, ebedî küskünlüktür deniyor.

Sakın şirk koşmayalım!; öbür küskünlükler için de “büyüklerimizden” özür dileyelim de bayramı hak edelim.

“Can bula cananını,

Bayram o bayram ola

Kul bula sultanını,

Bayram o bayram ola

Hüzn-ü keder def ola

Dilde hicâb ref ola

Cümle günah aff ola

Bayram o bayram ola.

Mevlâ bizi af ede

Gör ne güzel 'ıyd ola

Cürm ü hatâlar gide

Bayrâm o bayrâm ola.

Feyz-i mehabbet-i Hakk

Nur-i hidâyet siyâk

Cennet-i a'lâ durak

Bayrâm o bayrâm ola.

Hakk'ı seven merd-i şîr

Kalbi olur müstenîr

Allah ola destigîr

Bayrâm o bayrâm ola.

El tuta kitâbını

Dil tuta hitâbını

Cân tuta şitâbını

Bayrâm o bayrâm ola

Mevlâ'yı cândan seven

Rızâ-yı Hakk’a eren

Lutf-i Hudâ'ya güven

Bayrâm o bayrâm ola.

Hakk’ı seven dil ü cân

Aşkı eden heyecân

Feth ola bâb-ı cinân

Bayrâm o bayrâm ola.

Ganîler ede kerem

Ref’ ola derd-i verem

Sahî ola muhterem

Bayrâm o bayrâm ola

Nûr-i hidayet dola

Dilde hidâyet bula

Nâsırın Allah ola

Bayrâm o bayrâm ola

Tevhîd ede zevk ile

Hakk’ı seve şevk ile

Tasdîk inerse dile

Bayrâm o bayrâm ola

Dildeki Rahmân ola

Derdlere dermân ola

Âzâde fermân ola

Bayrâm o bayrâm ola

Lutfî’ye lutf u kerem

Dâhil-i bâb-ı harem

Dâima Allah direm

Bayrâm o bayrâm ola”

Alvarlı Efe (Alvarlı Muhammed Lutfî.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET