TEDEBBÜR, TEFEKKÜR, TEEMMÜL...

Bunlara kısaca 6-T denilebir. Bunların kısa tanımından sonra, nasıl yapıldığına dair kısa bir deneme yapacağım.

Tedebbür, geçmişini = dününü = nereden geldiğini düşünme; Tefekkür, şimdiki hâlini/durumunu = ne olduğunu düşünme; Teemmül, geleceğini = ne olabileceğini, başına nelerin gelebileceğini düşünme.

Tezekkür, hatırlama/zikretme; Tefaqquh, fıkhetme/biraz daha derin düşünme; Teakkul/Akletme, geçmişle bugünün ve geleceğin bağını kurma, şeylerin birbiri ile irtibatını bulma...

...

Bir akletme/akıl yürütme denemesi :

Önerme : 1.

Bize her şey verilmiş.

Verilmişse, bir veren, bir de alan olur; alan bizsek veren kim?

Verilmişse, bizim. Onları kimseye vermek zorunda değiliz.

Bu el bizim, bu gözler bizim, bu akıl bizim, bu beden bizim... Bu güneş bizim, bu toprak, bu hava, bu su bizim...

Olur mu öyle şey!, hepsi bizim değil bazıları (2. grup) hepimizin. Doğru ama 1. Gruptakilere de sahip olmayanlar var; olup da kaybedenler var. Yaşlılar, hastalar, sakatlar, çocuklar, yetimler...

Önerme : 2.

Bunları bize kimse vermedi, kendimiz aldık = edindik.

= Kendimiz yarattık. Kimseye borçlu değiliz. (Deyn : borç. Din : Borç ödeme bilinci)

Bu eli ben, bu gözleri ben, bu aklı ben, ... yarattım = çalıştım yaptım = beni ben yaptım. Güneşi ben, toprağı ben, havayı, suyu ben yaptım = yarattım!...

Bunu hiçbir akıl/lı söyleyemez. Akıllı adam buna, ‘deli saçması’ der.

Öyleyse, 1. önerme ma’kul/akıllı.

Bu önermeden devam edersek, dün, ben yoktum, sonra bir damla su (menî, döl) oldum, ... büyüdüm, akıllı ve sağlıklı oldum = elim ayağım tutuyor, kafam çalışıyor, kazanıyorum, ... bütün bunlara rağmen bana verilenlerde benim çabam/emeğim çook cüzî/çook az; bana tüm bunlar “âdetâ ikram” ediliyor. “İkram Eden’i” görmemezlikten gelemem.

Nasıl, ne yapmam lâzım?!.

O’nun ne dediğini bilmem lâzım. 

“Vermediklerimi gör!.” diyor?

Bana vermiş de onlara niye vermemiş?!.

Beni verme ile, onları vermeme ile denemiş. Bir gün gelir bana da vermeyebilir; onlara verebilir...

Eli olmayana, gözü olmayana, aklı olmayana el/göz, akıl da verebilir mi?

Benim elimle, benim gözümle, benim aklımla verebilir.

Bana verdiklerini benden istiyor ve bunu isterken de “Bana borç ver! = karz” diyor. (Deyn : borç. Din : Borç ödeme bilinci) Bu işi güzel yaparsam buna da Karz-ı Hasen = güzel borç verme diyor; üstelik “verdiğiniz borcu” kat kat fazlasıyla öderim de diyor.

“Eğer Allah’a güzel bir borç verirseniz, onu size kat kat fazlasıyla geri öder ve sizi bağışlar. Allah çok Şükreden/Şekûr’dür, çok Hoşgörülü/Halîm’dir.”

إِن تُقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعِفْهُ لَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ شَكُورٌ حَلِيمٌ

(64/Tegabun, 17.)

(Allah’ın şükredici ve hoşgörülü olması nasıl bişeydir?!. Çook “acâib” bişey olmalı!!.)

Neyiniz varsa (para-pul, ilgi-sevgi, bilgi vs.) verin!, O’na güvenin.

Kime?

Olmayanlara = Fakirlere. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET