SERSERİ
Serseri, Farsça ama bizde de sık kullanılan bir kelime. Ser, baş; serî, başım; î, aidiyet ekidir; serserî olan : baş, benim başım demiş olur; biz ona : serserî dersek, yersiz-yurtsuz, edepsiz, terbiyesiz demiş oluruz.
Başı, kendi başına bağlı olana serserî denmiş ama biz bugün ona başıboş anlamında ‘özgür’ diyoruz; gerçek özgür, özügürdür; çünkü özünü Rabbine bağlamıştır.
“ve mâ halaqtül cinne vel inse illâ liya’budûn.” (51/Zâriyat, 56.)
“Cinleri ve insanları başka bir amaçla değil, sadece Bana kulluk etsinler diye yarattım.”
Tefsir & Te’vil :
Onlar birilerine kul olmaya mahkûmlar, çünkü yaratılmışlardır. Kendi kendilerine yetmezler; birilerinden destek ararlar. Bilmezler ki yaratılmış olanların hepsi Yaratıcılarından destek alır. (Arapçada kulluk, ibâdet; destek, salât.) Her şeyi bilemez, her şeye güç yetiremezler; ya kendilerinde bir güç vehmederek nefislerine/hevâlarına uyar, kulluk ederler ya da güçlü olduğunu sandıkları birilerine kulluk ederler.
Kime kulluk edeceklerini, kimin alîm, kadîr, ... olduğunu bilemezler; kâh ona kâh buna kulluk etmeye kalkarlar; sürekli ilâh değiştirirler. Kullukta da başıboş serseriler gibi ne yapacaklarını bilemezler.
İşte Ben, kullarım serseri olmasınlar diye onları sadece ve sadece Bana kulluk etsinler diye yarattım.
Yorumlar
Yorum Gönder