NAZAR

Nazar : Bakış. Görüş. Düşünce. Nazariye. Nazariyat. 

Nazar-ı itibar : Göz önüne alma. Dikkate alma. Nazar-ı dikkat.

Manzara : Görüntü.

İntizar : Bekleyiş. Bekleme. Beklenti. Beddua...

Nazar, tek başına ve başka kelimelerle birlikte bir çok anlamda kullanılır. Benim bu yazıdaki ele alacağım şeytanın Rabbimizden “süre” isterken kullandığı “nazar”.

Ne demişti o mel’un?

“Kâle : Enzırnî ilâ yevmi yüb’asûn. = Diriliş gününe kadar bana bak = bana süre tanı = mühlet ver = benim cezamı ertele = beni izle/gözet!.” (7/Â’raf, 14.) Bak gör! çook güvendiğin o Âdem’e (insanlara) ne yapacağım. Onların altlarından gireceğim, üstlerinden çıkacağım. Senin o doğru yolunun üzerine oturacağım. Onların çoğunu şükreder bulmayacaksın. (Bknz. 7/Â’raf, 16-17.)

7/Â’raf, 14’e verdiğim tüm anlamlar, “nazarın” kapsamında/kaplamında. Mealler bu kelimeye sadece süre vermek, süre tanımak anlamını vermişler; yanlış değil ama eksik.

İnsana verilen dünya hayatında da = deneme süresinde/ecelde de aynı durum geçerli. Bu da, şeytanla nankör/kâfir insanın aynı kişi olduğunu gösterir. İnsan da doğru yolun ortasında oturur, kendini ve diğer insanları o yoldan çevirir, kendini ve diğer insanları kandırır; insan da şeytan gibi kendine ve diğer insanlara vesvese ve kuruntu verir/telkin eder...

Şeytan(lar)ın vesvesesi = iğvâsı gibi insan(lar)ın vesvesesi = iğvâsı da zayıftır. O vesveselere = iğvâlara zayıf insanlar kanar/kapılır; hâlis Mü’minler = tabiatı (aklı, iradesi ve imanı) güçlü insanlar üzerinde o vesveselerin = iğvâların (güçlü) bir tesiri olmaz.

Her ne kadar bugün bu vesveseler = iğvâlar örgütlü ise de; yerel ve küresel medya eliyle/yoluyla yapılıyor olsa da, güçlü bir Eûzü-Besmele bu vesveseleri = iğvâları etkisiz kılabilir. Tabiî, bu durum “kendi nazarımız, nazariyatımız = inancımız” güçlü ise geçerlidir; “nazarımız, nazariyatımız = inancımız” zayıfsa, bu vesveselere = iğvâlara açık hâle geliriz. 

İki nazar da bize ait, bizim. Rabbimizden süre isteyen biziz. Burada birbirimize iyi nazarla da kötü nazarla da “bakıyor”, düşünce ve fiillerimizle = söz ve davranışlarımızla = nazariyatımızla  birbirimizi yoldan da çıkarıyor, yola da davet ediyoruz!.

Manzaramızda bu iki nazar = tabiat da var; onlardan biri kazanacak, öbürü kaybedecek. Kazanan yanımız = biz, cenneti; kaybeden yanımız = biz, cehennemi hak edecek. Cehennemde bizden ayrı bi şeytan olmayacak, çünkü artık imtihan = deneme süresi = Rabbimizden almış olduğumuz süre bitmiş olacak. Orada şeytanı değil kendi kendimizi kınayacağız; kimseye suç bulmayacağız. Allah-u A'lem. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET