BİLEREK ya da BİLMEYEREK...
Eski dille söylesek teammüden/amden veya hataen/yanlışlıkla; bir de taksirle/kusurla var ki, kusur hatâ cinsinden kabul edilir.
Bilerek ya da bilmeyerek bir sürü iş yapıyoruz.
Her halde yaratıldığını bilmeyen hiç kimse yoktur; bence ‘ben bilmiyorum’, diyen aptaldır.
Yaratılmışsak, tüm organlarımız verilmiş!.
Verilen bu organlarla bilerek ya da bilmeyerek günah da işliyoruz sevap da.
Bu ayaklarla kerhaneye/meyhaneye de gidiyoruz, ibâdethaneye de.
Bu ellerle rüşvet de alıyoruz; zekât, sadaka da veriyoruz.
Bu gözlerle harama da bakıyoruz, Kur'ân’a da.
Bu kalpte Rabbe de yer veriyoruz, O’na ortaklar koşarak onları da seviyoruz.
Bu kalple Allah dostlarını da seviyoruz, onlara kin-nefret de besliyoruz.
Bu dille zikir, şükür de ediyoruz, küfür de.
Bu akılla hikmet de arıyoruz, nıkmet de. (Nıkmet : İntikam, kin, öç.)
Bu mideye helâl de giriyor, haram da.
...
Bütün bunları bilerek ya da bilmeyerek yapıyoruz. Bilerek yapıyorsak, ya vefakâr ya da isyankârız; bilmeyerek yapıyorsak da yine suçlu ve günahkârız.
Bilerek sevap işliyor = iyilik yapıyorsak, vefakârız; bilerek kötülük = günah = suç işliyorsak, isyankârız.
Bilmeyerek sevap = iyilik yapıyorsak, “bisakınca/ceza yok”!; bilmeyerek günah = suç işliyorsak “ceza var”!, = verilen aklı kullanmamak suç.
Hata = kusur, doğrusunu bildiği hâlde yanlışı yanlışlıkla yapmak; yanlışı fark edince telâfi etmek = özür = af dilemek, hatada = kusurda ısrar etmemek.
Hatâen doğru (iyi biiş) yapanların yaptıkları sayılmıyor; işlerde şuur/bilinç aranıyor.
Bilerek kötülük yapmaya devam edenler, alenen şunu demiş oluyorlar : (Ya Rabbi!) Bu organları Sen verdin bana ama ben Sana rağmen, bunları Senin istediğin gibi değil, benim istemediğim gibi kullanıyorum = Sana kafa tutuyorum!. (Sen de kimsin!!!.)
Bilmeyerek kötülük yapmaya devam edenler de, zımnen şunu demiş oluyorlar : (Ya Rabbi!) Bu organları bana Sen Seni bilmek/zikretmek, Sana kulluk etmek için vermene rağmen; ben bu organları gereği gibi kullanmadım/çalıştıramadım, görevimi ihmâl ettim; onun için kötülük yapmaya devam ediyorum; zımnen Sana isyan ediyor, Seni dinlemiyorum.
Bilerek ya da bilmeyerek işlensin, kötülük cezasız kalmaz.
Bilerek iyilik yapan = sevap işleyenlere kendilerine verilen emânetleri (organları) doğru ve yerinde kullandıkları için büyük mükâfaat/ecir (va’di) var.
Allah va’dinden dönmez.
Yorumlar
Yorum Gönder