DİL & DİN

Dil düzelmeden din düzelmez. İnsanı doğru dine götüren, doğru kullanılan dildir. Dilin iki anlamının olduğunu biliyor olmalısınız. 1) Lisan. 2) Gönül. Burada ikisi de kastedilmiştir. Lisan anlamındaki dil, doğru, iyi, güzel kullanılmazsa insanlar küser; küsünce de kırıcı, yıpratıcı, dışlayıcı, suçlayıcı, reddedici, nefret ettirici olur, = nefret dilini konuşur. Bu bozukluğun arkasındaki hâlin, gönül dili bozukluğu olduğu malûm. 

“Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır.”

Ne demek bu?

Özetle, tatlı, güzel, yumuşak konuşursanız, herkes etkilenir; düşmanınız = yılan bile.

Bugün kendini iyi dindar bilenlerin = görenlerin kullandığı dile bakınca, insanın içinden dinden kaçmak/uzaklaşmak geliyor.

Son yıllarda moda oldu. Artık dindarlar birbirine düşman. Neredeyse dinden söz eden herkes, kendi cemaatinden (hizbinden) bahsediyor, öteki cemaatleri (hizipleri) zemmediyor; onların liderlerine/önderlerine saldırıyor!.

Görüş ayrılıkları/farklılıkları gayet normaldir; herkes söz/ünü söyleyebilmelidir ve herkes, söylenen o sözlerin içinden en doğrusunu, en iyisini, en güzelini seçebilmelidir.

Dinlerde de durum budur.

Varsa!, kişi, İslâm’dan daha doğru, daha güzel, daha iyi bir dini bulana kadar din arayışına devam edebilmeli; aslâ bir din taassubu içinde olmamalıdır.

O kişi İslâm’ın içine girince = İslâm’ı kabul edince ve İslâm’ı öğrenmeye başlayınca, İslâm’ın nasıl bir mükemmel din olduğunu görecektir!.

“... el yevme ekmeltü leküm dîneküm... artık sizin için bu dini (İslâm’ı) kemâle erdirdim = mükemmel kıldım.” (5/3.)

Hadi, gücünüz yetiyorsa ondan daha mükemmelini getirin.

Bu işe girişmek için, önce Onu bilmek/öğrenmek zorundasınız. Onu bilmeden/öğrenmeden bunu yapamazsınız; öğrenince de aciz olduğunuzu anlar ve Ona teslim olursunuz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET