NE FARK VAR?!.

İnanan ile inanmayan arasında ne fark var; varsa, bu fark, niye ciddî bir değişime-dönüşüme yol açmıyor; bu fark, “öylesine bir fark” mı, sorusu ile kafam epey zamandır meşgul. 

Bu fark, aslında taâ başta/başlangıçta, inanırken = “Lâ ilâhe illâ-l Allah” derken ortaya çıkıyor ama biz O SÖZÜ içini doldurmadan söylüyor, O SÖZE sadece harf giydiriyor, âdeta bir korkuluk gibi etkisiz ve güçsüz bırakıyoruz.

Bu yüzden :

İnanan da, inanmayan gibi yaşıyor; aynı saatte yatıyor-kalkıyor, aynı şeyleri yiyip-içiyor, aynı marka arabalara biniyor, aynı tip evlerde ve yerlerde oturuyor, kendini ve çocuklarını aynı okullarda aynı tip eğitimden geçiriyor, ... daha sayayım mı?!.

Fark nerede?!.

Belki biraz görünüşte. İnanan erkekse, sakallı ve caminin yolunu biliyor; yoo şimdi inanmayanların da sakalı var; onlar da bir yakınları ölünce caminin yolunu öğreniyor; inanan kadınsa, baş/örtülü ama başını neden örttüğünü bilmiyor; belki de örtü 5-10 sene sonra moda olur, her kız veya kadın başını örtmeye can atar. 

Bu konuda çook şey yazarım, içim dolu ve yaralıyım, ama yine de kimseyi incitmek istemiyorum ve şu yargı cümlesi ile sözlerime son veriyorum.

İnanan ile inanmayan arasında, gündelik yaşamdaki (= hayattaki) fark azaldıkça; veya tersinden söylersem, aradaki fark artmadıkça, değişim-dönüşüm umudu da artmaz. Olup-bitenlerden (= yaşananlardan) şikayet etmeyelim, önce kendi yaşantımıza bibakalım; sonra da gücümüz yetiyorsa başkalarının hayatlarına azar-azar da = azıcık da olsa dokunalım ki bizdeki farkı fark etsinler ve “böyle de bir hayat var mıymış, olur muymuş!” desinler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET