EY ŞUAYB!...

Ey Şuayb!, Sana bunları namazın mı emrediyor?!.

Âyetin mealini vereyim.

“Ey Şuayb, atalarımızın kulluk ettiklerine bizim de kulluk etmemizi bırakmamızı; mallarımızı istediğimiz gibi kullanmaktan vazgeçmemizi bize senin namazın/salâtın = (esalatüke) mı emrediyor?!. Oysa Sen, yumuşak huylu, aklı başında bir adamsın!.” (11/87.)

Bu âyet, bizi toplumsal olarak iki durumla karşı karşıya bırakır. İlki siyasî; ikincisi, ekonomik; ilki, toplumsal düzeni (= düzensizliği); ikincisi ekonomik düzensizliği (= düzeni) sağlar.

1. Atalar dini = Gelenek.

2. Serbest Piyasa = Tüketim Serbestisi = Malın, istenildiği gibi kullanılması.

İlkine bozuk gelenek; ikincisine, mal üzerindeki mutlak hâkimiyet diyebiliriz. Malı, istenildiği gibi sarf etme, mal üzerindeki mutlak hâkimiyettir. Oysa, modern insan, malını (= parasını) da istediği gibi kullanmıyor = kullanamıyor, o mal ona kullandırılıyor; o, bilmeden yine birilerinin kölesi oluyor!. Modern reklâm endüstrisi, psikolojiyi de kullanarak “bilinç altına” iniyor, tüketen insanı avına çekiyor = etkiliyor.

Atalar dinine sarılmak, aklı kullanmamanın sonucudur. Bişey, uzuun süre kullanılırsa bozulur; bu, kurumsal yapılar için de geçerlidir. Bozulanı tamir (ve modernize) etmek, aklın (veya uyanıklığın) işidir. Atalar dini (= gelenek) bozulmuşsa, biz de bu bozulmanın farkına varmamış/varamamışsak = onu hâlâ doğru çalışıyor zannediyorsak, yumaşak huylu, iyi niyeti (= halîm) ve aklı başındaki (= raşîd) Şuayb ne yapsın, onları nasıl iknâ etsin!.

Her davranışın arkasında bir düşüncenin (= fikrin, inancın, niyetin) yattığını onlar (Medyen halkı) da biliyor, bunu salât olarak dillendiriyorlardı ve Şuayb’e : Ey Şuayb!, bütün bu bize söylediklerini Sana namazın = salâtın mı emrediyor, diyorlardı.

Biz de, (büyük oranda) atalar dinine, atamızın dinine bağlıyız; malımızı da “istediğimiz gibi”! harcıyoruz, ‘mal benim değil mi, istediğim gibi harcarım’, ben kazandım, ben harcarım, diyoruz... üstelik namaz da kılıyoruz; ama bizim namazımız, atalar dinini = atamızın dinini ve mallarımızı keyfimizce kullanmayı terk etmeyi emretmiyor; bizim namazımız bizde herhangi bir davranış değişikliğine yol açmıyor. (Bu iki temel/asıl işi/şeyi” terk etmede en ufak bir harekete, gayrete sebep olmuyor.)

Biz, yoksa Medyen halkından daha mı aptalız?!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET