KORKU

Havf. Bir tehlike ânında veya birinin bizi cezalandırması durumunda içimizde duyduğumuz “ürperti veya endişe”. Korku, kaygıdan, ürpertiden ve endişeden çook daha yoğun, çook daha şiddetlidir.

Tehlike, helâk = yok olma korkusunun “ara” durumudur.

“... küllü şeyin hélikün illâ Veche/h...” (28/88.)

Korku ise, yok olma, yok edilme (= helâk olma, edilme) korkusudur.

Mesele, “olmak ya da olmamak = to be or not to be”, meselesidir.

Tüm tehlikeler (ateş = yanma = cehennem dahil), kişinin varlığını yok etmeye yöneliktir. Tehlikenin büyüklüğü, korkuyu da büyütür ama en büyük tehlike (cehennem) bile, insan varlığını aslâ yok edemeyecek; cehennemdeki insan, hep yok olma korkusunu yaşayacaktır.

Bu nasıl bir psikolojik acı!, (sadece psikolojik değil); tahmin edebiliyor musunuz?!.

Cennetteki adam ise, hiç (yok olma) korku(su) yaşamayacağı gibi hüzün (= hafif bir üzüntü) de görmeyecek. “... lâ havfun aleyhim ve lâ hüm yeahzenûn.” (10/62.); o, hep mutlu olacak.

Yokluk, yok olma (korkusu), korkuuunç bişey!. İnsan, “var olmakla” kendini ispatlar. Var olmak, iyi/işe yarar işler yapmak; yok olmak, kötü/işe yaramaz işler yapmaktır.

Varlığımızın kıymetini bilmezsek, sürekli yok olmanın korkusunu ve acısını yaşarız.

Varlık, büyük nimettir; bu nimetin kadr-ü kıymetini bilenler, hiç yokluk korkusu yaşamayacaklardır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET