RUTİNLEŞMİŞ HAYATLAR!...

Rutin ile rota arasında sıkı ve yakın bir ilişki var. Rota, yürünen yol; rutin, sıradan, sıra dışı olmayan, her zaman yapılan işler, alışkanlıklar.

Neredeyse hepimizin hayatı, belirli bir rotada ve rutinde işliyor. Cumartesi-Pazar hariç, sabah erkenden (= aynı saatte) kalkıyoruz, aynı otobüse biniyoruz, aynı yolu yürüyoruz, aynı işi (işleri) yapıyor, aynı saatte eve dönüyor, aynı koltuğa oturuyor, aynı kanalı izliyor ve aynı saatte yatıyoruz... Cumartesi-Pazar’larımız da rutin. 

Rutinin dışına çıkanlarımız çok çok az.

Olağan-üstü bişey (deprem, savaş, hastalık vb. şeyler) olursa, kısa süreliğine rutinin dışına çıkıyoruz, sonra tekrar dönüyoruz. Filistin-İsrail savaşı, bir ayı geride bıraktı. İlk günlerin şoku atlatıldı, yine rutin (= olağan-sıradan) hayatımıza döndük!.

...

Benim asıl değinmek istediğim konu, bu sıradan hayatı = rutini biz mi seçiyoruz; yoksa, bunu bize başkaları mı “dayatıyor”?!.

Bilelim ki, yaşadığımız bu sıradan (bayağı) hayatı = rutini bozmadan, hiçbir şeyimizi değiştiremeyiz. Buna, gündelik alışkanlıklar veya hayat tarzı da diyebilirsiniz. Bilelim ki bu (= böyle bir hayat), bizden çok, başkalarının işine yarıyor. Bugün, biz kendi özgür irademizle bu rutini boz(a)mazsak, yarın ölüm, bu rutini bozacak ve eyvaaah! diyecek çook pişman olacağız.

Bu rutine mahkûmiyet bizim gözlerimizi, kulaklarımızı “yeni/orijinal ve harika” şeylere (= seslere ve görüntülere) karşı kapat(tır)ıyor; bizi kör ve sağır yapıyor; aptallaştırıyor ve çaresiz bırakıyor.

Her gün birazcık da olsa rutin dışı işler yapalım, kendimizi bulalım, kendimize gelelim ve bu hayatın bizi esir almasına fırsat vermeyelim, derim.

Sadece derim; başka ne yapabilirim?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET