İSTİKÂMET

Kelimenin kökü, kâme (قام); istif’al babında; istekame, yestekımu, istikâmet.

Kâme (قام) : ayakta durmak, dikilmek ama hangi yönde?!. Belirsiz. Her yön olabilir. İstikâmet ise belirli bir yönde ayakta durmak, dikilmektir. Müslümanlar için, iki boyutlu düzlemde bu yön, Kâbe = Beytullah = Allah’ın Evi’dir.

...

İki kişinin yönleri farklıysa, pek çok şeyi anlamaları da farklıdır. İşi biraz basitleştireyim. Bir odada, iki kişi karşılıklı oturuyoruz; ortamızda da bir sehpa var, sehpanın üzerinde de iki bardak çay var. Ben, muhatabıma ‘hangisi benim’ diye soruyorum; o da ‘sağdaki’ diyor. Bana göre sağdaki miii, ona göre sağdaki mi?!. İkimiz yan yana ve aynı yöne doğru otursaydık, ikimizin sağı da (solu da) aynı olurdu.

Bir başka örnek, Güneşle yön tayininde. Güneşi, doğarken solumuza (= kalbimiz tarafına) alırsak, önümüze güney; arkamıza kuzey deriz; batarken solumuza alırsak, önümüz kuzey; arkamız güney olur.

...

Kâbe’de tavaf, Kâbe’yi Güneş gibi sola (= kalbimiz tarafına) alarak yapılır. Batı, saati (= zamanı), ters yönde döndürür. Batı (= Latin) yazısı da saat yönündedir = kalpten (içeriden) dışarı = soldan sağa; doğunun yazısı ise, saat yönünün tersinde, dışarıdan içeri, kalbe doğru = sağdan soladır.

Üçüncü boyutu bilmiyorum ve Rabbimden istikâmet dilenerek, ben de sizin gibi “İhdinâ-s Sırât-al Müsteqîm” diyorum. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET