DUÂ ZAMANI

“Rabbi edhılnî mudhale sıdqın ve ehrıcnî muhrace sıdqın vec’alnî min ledünKe sultânen nasîrâ.” (17/80.)

Anlamı: “Rabbim beni, gireceğim yer/e doğru bir girişle (= doğrulukla) girdir; çıkacağım yer/den doğru bir çıkışla (= doğrulukla) çıkar; bana katından (= min ledünKe) güçlü bir destek (= sultân) ver.”

Orijinal metinde, cümleye ‘...de...den’ anlamı veren, ‘an ve ilâ’ harf-i cerleri yok ama tüm mealler bu âyeti böyle çeviriyorlar. Yanlış mı?!. Hayır, eksik!.

İnsanın gireceği (girdiği) ve çıkacağı (çıktığı) ‘şey’, sadece somut/maddî bir mekân = yer olmaz; insan, manevî/psikolojik bunalımlara, kişiyi kendinden geçiren, kendini unutturan (deli eden) sevinçlere de (= olumlu-olumsuz duygu durumlarına da) girip-çıkabilir. Bu yüzden âyetin kapsamını daraltmamak gerekiyor; o yüzden, âyette ‘an ve ilâ’ harf-i cerleri hem hazfedilmiş hem de yoktur diyebilmeliyiz.

Tamam, Efendimiz bu duâyı hicret arefesinde = Mekke’den Medîne’ye hicret etme kararı alınca, çok sık edermiş, bu duâ, Onun o ânki hâline muvâfıkmış; bizler ömrümüzde hiç hicret etmiyoruz, belki de etmeyeceğiz; bu duâyı etmeyelim mi?!. Biz, her ân zihnimizle, gönlümüzle (= ruhumuzla) bir sürü moda (= psikolojik hâle = duygu ve düşünce durumuna) giriyor ve çıkıyoruz. Çoğu zaman, içinde bulunduğumuz hâl ile başa çıkamıyor/baş edemiyoruz; işte tam da böyle ânlarda bu duâ, bizim imdadımıza yetişiyor. Elbet, bir yolculuğa çıkarken veya bir mülakata (sınava) girerken ve çıkarken de bu duâyı edebiliriz, üstelik hiçbir sakıncası da yok. 

Bu duânın sonu (= vecalnî min ledünKe sultânen nasîrâ kısmı) da enterasan!. Oradaki iki kelime (nusret ve sultan), ilk bakışta sanki müteradif (= eşanlamlı/sinonim) gibi duruyor; bu, anlama da yansıyor; burada, (sanki!) nusret, maddî yardıma; sultan da manevî (= ruhsal/psikolojik) yardıma tekâbül ediyor.

Duâyı tekrar ederek bitirelim.

“Rabbi edhılnî mudhale sıdqın ve ehrıcnî muhrace sıdqın vec’alnî min ledünKe sultânen nasîrâ. = Rabbim beni, gireceğim yer/e doğru bir girişle (= doğrulukla) girdir; çıkacağım yer/den doğru bir çıkışla (= doğrulukla) çıkar; bana katından (= min ledünKe) güçlü bir destek (= sultân) ver.” (17/80.)

Âmiin. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET