DİN BİNASI

Bir binayı ayakta tutan, direkleri ve kolonlarıdır; duvarlar değil. Bizler, din binasının direkleri ve kolonları ile değil de duvarları ile ilgileniyoruz; aslı ihmal ederek füru’yu ön plana çıkarıyoruz. 

Din binasının, temel, ana, orta (taşıyıcı) direği, Kelime-i Tevhîd’dir = Lâ ilâhe illâ-l Allah’tır. Diğer “tamamlayıcı” direkleri de Namaz, Oruç, Hacc ve Zekât’tır = İslâm’ın beş şartıdır.

Binada değil de çadırda yaşıyorsak, çadırı ayakta tutan ana direk, yine Kelime-i Tevhîd = Lâ ilâhe illâ-l Allah’tır; çadırı kenarlarından toprağa bağlayan direkler de Namaz, Oruç, Hacc ve Zekât’tır.

Biz, ana direği yıllarca ihmal ettik, “zayıflattık”; öteki direkleri güçlendirerek, bu dini (= din binasını) ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. Kaldırabilir miyiz?!. Kaldırabiliriz ama belli bir süre sonra, bu bina (yine) tam ortasından bel vererek yıkılır; ama orta (ana, temel) direk sağlam olursa, öbür direkler de sağlam olur; aynen toplumun orta direği gibi. Toplumun orta direği çökerse, toplum (çatı, bina) da çöker. Çatıyı = üst katları/katmanları da (zenginleri) alt katları/katmanları da (fakirleri de) çalışarak ve vergi vererek ayakta tutan orta direktir = toplumun orta kesimidir. 

Toplumların orta direği gibi, din binasının da orta direği “çökmek” üzere!. Bugün, din adına yapılan tüm takviyeler, orta direğe yapılmalı; “tefrişâtla ve teferruâtla” fazla uğraşılmamalı!. Bu, tefrişâtı ve teferruâtı önemsemediğim anlamına aslâ gelmez. Önce binayı sağlamlaştıralım; sonra tefrişâta ve teferruâta bakalım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET