YOKLUK ve BOLLUK

Varlık ve darlık da diyebiliriz. Her ikisi de sınama aracı ama varlıkta veya bollukta, bu sınavın kaybı çok daha kolay gibi duruyor; çünkü varlıklılar = bolluk içinde yaşayanlar, başta Rableri olmak üzere bi çoook şeyi unutuyorlar, şımarıyorlar.

Yokluk = yoksulluk = darlık çekenlerin aklına ara ara (= ara sıra) da olsa hak-hukuk, adâlet ve Allah geliyor; zenginler, çoğu şeyi unutuyor; Kârun gibi (okudum, çalıştım, sermayemi riske ettim ve) ‘ben kazandım.’ (onlar yattı!) diyor...

A’raf, 94 ilâ 102 arasını lütfen okuyun, ama bu okumayı olmuş-bitmiş (= tarihsel/tarihî) bir hadise olarak görmeyin; kendi hayatınızla irtibatını kurun.

Dün yoksulduk; samîmî duâlarımız vardı; duâlarımız kabul oldu, bolluğa kavuştuk...

Dünkü hâllerimizi de Rabbimizi de unuttuk!.

Unutmayanlara selâm olsun. Onlar, darlıktan/yokluktan varlığa/bolluğa kavuşmuş ama darlıktaki hâllerini unutmayıp darda olanlara el uzatarak Rablerine şükrederler; hâlâ darlıkta iseler Rablerinden zerrece ümitlerini kesmezler. 

102. âyet, insanların çoğunun sözlerinde durmadığını ve sapıttığını (= fâsık olduğunu) söyler.

Modern (ekonomik-siyasî) düşünce/paradigma, sapıklığı fakirliğe (yoksulluğa) indirger, zenginlerin sapıklığını (?!) gizler.

Zenginlerin sapıklık örnekleri için, üç-beş saat dizi izlemeniz ve olup-biteni iyi gözlemeniz yeterlidir; fazla söze hacet yoktur.

Elbet, istisnâlar kâideyi bozmaz. Bütün fakirler aynı olmadığı gibi bütün zenginler de aynı değildir.

Yokluk da bolluk da (= yoksulluk da zenginlik de) veya darlık da varlık da geçici birer imtihandır; bugün biri varsa, yarın öteki var olacaktır; önemli olan, her iki durumda da nasıl davrandığımızdır.

Kime, ne kalmış; kim, ne elde etmiş bu dünyadan?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET