YAP-BOZ

Yap, bişeyler (= yapı) yapmayı; boz, yapılan o şeyleri (= yapılan yapıları) bozmayı imler.

Herkes bişeyler yapar. Müteahhit (= usta, mimar, vs.), bina,  yol, köprü, tünel vs.; aşçı, yemek; ayakkabıcı, ayakkabı; marangoz, kapı-pencere, masa (= mobilya) yapar...; yapılan tüm bu şeyler, bir malzeme ile yapılır. 

Hatibin (= konuşmacının) ve yazarın malzemeleri de kelimelerdir; onlar da söylev ve metin yaparlar.

Önemli olan, yapıcının/yapanın yaptığından/yaptığı şeyden memnun olması; yaptığı şeyi neden (ve niçin) yaptığını bilmesidir.

Bizim yaptığımız şeyleri, ya biz bozuyoruz ya da belli bir süre sonra kendileri bozuluyorlar; aradaki zamansal mesafenin pek bir önemi yok.

Aslında çocuklar gibi yap-boz (oyunu) oynuyoruz.

Yaptıklarımızın işe yarar olması, insanlara bir faydasının dokunması ve BÜYÜK YAPININ ‘bir parçası’ olması çok daha önemli.

Kimse, yaptığım şey, BÜYÜK YAPININ bir parçasıdır, diye yapmıyor. “Büyük ölçekli, uzun vâdeli ve kalıcı yapıların” peşinde değiliz; paket, sipariş ve “tek kullanımlık” projeler = yapılar yapıyoruz.

Oyun oynuyoruz. 

Bize göre BÜYÜK YAPILAR yapanlar, büyük oyuncular; onların oyunlarının (= yapılarının) ölçeği de aslında “küçük”, buraya ait ama onlar bize “dev gibi” geliyor.

BÜYÜK DÜŞÜNÜRLERİN (düşünce) yapı(t)ları, çoğu zaman bizi büyülüyor ama bir başka DÜŞÜNÜR o yapıyı çok kolay bozabiliyor; çünkü bu şekilde yapılmış çoğu yapının içi boş ya da kumdan kale gibiler.

...

Tarihsel tecrübe bize göstermiştir ki en sağlam yapı, sağlam bir temel üzerine ve sağlam malzemeler ile kuruluyor.

“Binasını (= yapısını) taqvâ ve Allah’ın rızası = hoşnutluğu üzere kuran mı, yoksa uçurumun kenarına (heyalan bölgesine, fay hattına) kuran ve oradan da cehenneme yuvarlanan mı daha hayırlıdır?!. (= hayrun; ama bu hayrun’u, akıllıdır şeklinde okumak daha mantıklı!.) Onların kurdukları yapı, onların yüreklerini (kalplerini) paramparça edecek ve onlara bir türlü huzur vermeyecektir.” (9/109-110.)

Onlar, kendi elleriyle (düşünceleriyle) yaptıkları yapıları, (eninde-sonunda) yine kendi elleriyle bozacaklar, yıkacaklardır.

Onların evi (yapıları), örümcek evi kadar bile dayanıklı (sağlam) değildir. (Bknz. 29/41.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET