NAZAR-İYAT
Nazar, bakış, görüş. Nazariyat, (anlamak için) düşünsel bakış, düşünsel görüş.
Her nazar, kişide bir “manzara” (= görünüş, görüntü) oluşturur. Baktığımız “manzara”, somutsa, gözle; soyutsa, akılla görülür.
Düşünme veya anlama, gözle bakışımızla akılla bakışımızı birleştirme; iki “manzarayı bir manzarada” görmedir. Çünkü, göz de akıl da aynı kişide, aynı şahıstadır.
Duyuş da kişide duyu/msal = sesli bir manzara oluşturur. Duyuşun manzarası, her yöndendir. Ses, her yönden gelir. Ses, “manzaranın” (= görünüşün, görüntünün) hareketi/eylemi, o hareketin/eylemin çıkardığı sestir.
“Biz cinlerin ve insanların çoğunu cehennem için yarattık. Onların gözleri vardır, görmezler; kulakları vardır, duymazlar; kalpleri (akılları) vardır, anlamazlar; onlar hayvanlar gibidir; belki de daha aşağı.” (7/179)
Batılı anlamdaki nazariye (= teorem, tez) ile, doğulu (= dînî) anlamlardaki nazariye farklı. “efelâ yenzurûne il-el ibili keyfe hulikat?!” (88/17)’deki nazar, hem deveye bakmayı hem de deveyi “incelemeyi, araştırmayı, deve üzerinde düşünmeyi” söyler.
Nazar değmek : Kötü bakışın/bakanın, kötü düşüncenin/düşünenin bakılanı = muhatabı kötü etkilemesi.
Yorumlar
Yorum Gönder