DÜŞÜNCENİN SEYAHATİ

Seyahat, bilinmeyen yerlere yapılan gezi. Ünlü, çağdaş, Yahudi sosyolog ve filozof Zygmund Bauman, üç tür seyahatten söz eder: Aylakların seyahati. Turistlerin seyahati ve Hacıların seyahati. Bence, düşüncede de ‘aynı veya benzer türden bir seyahatten’ söz edilebilir.

1. Aylak aylak düşünen veya düşünmek için düşünenlerin seyahati.

2. Bilmek için düşünenlerin seyahati.  

3. İnanmak için düşünenlerin seyahati.  

Cebinde harcayacak beş parası olmayanlar,  nasıl aylak-aylak gezerlerse, başka yapacak bir işi olamayanlar da aylak-aylak düşünürler; ben buna, Nasreddin Hoca’dan esinlenerek, ‘hindi düşünmesi’ diyorum.

Parası bol olup, harcayacak yer bulamayanlar da sırf, tarihi-turistik biyerler göreyim diye seyahat ederler, ama onlar, gördükleri yerlerden (şeylerden) gerekli ibretleri/dersleri almadan aynı şekilde yaşamaya devam ederler; aynen bunlar gibi, bilmek için düşünenlerde de, edindikleri dağınık ve parçalı bilgi (uzmanlık bilgileri), onların hayatlarında bir değişikliğe yol açmaz; bu bilgi, onları sadece ‘bilgin’ (ilim adamı?!) yapar, onlara bir takım unvanlar verir ve egolarını şişirir.

Hacıların seyahati ise bir amaca yöneliktir, ma’tuftur; hacı olmak (= hacı unvanı almak) için hacı olunmaz; hac, insanı dönüştürür; hacca giden, eski alışkanlıklarının biçoğunu terk eder, yeni, sade ve temiz bir hayata başlar; aynen bunun gibi; inanmak için düşünenin hayatında da bazı değişikler olur, olmalıdır; aksi hâlde, sonu gelmez düşünce oyunu oynanır; düşünce, düşünceyi doğurur; hayat, düşünceye döner. Bilmek (= düşünmek), insan hayatında çoğu zaman dönüşüm sağlamaz; dönüşüm için, bilginin doğruluğuna ve gücüne inanmak = o bilgiyi benimsemek ve özümsemek şarttır. Hacılar, hayatlarında önemli bir değişimi-dönüşümü yaşamak için kutsal yerleri = mekânları, oralardaki şeâiri görmek için “ziyarete, seyahate” çıkarlar. Düşünce seyahatine çıkanlarda da böyle bir değişim-dönüşüm olmalı, yaşanmalıdır. Bu dönüşümün sözlü ifadesi de “Lâ ilâhe illâ-l Allah” şeklinde olmalı; çünkü, “Lâ ilâhe illâ-l Allah”, bütün dağınık düşünceleri toparlar, anlamlı bir yapıya kavuşturur, zihne ve kalbe düzen ve huzur verir; kişiyi, aylaklıktan ve savrukluktan (savurganlıktan) korur.

Özet ve toparlama : Düşünce aylakları, rastgele ve sınırlı sayıda “yere” (dala) konarlar; kondukları yeri dahi bilmezler. Düşünce turistleri, “kuşlar gibi”, (paraları/imkânları olduğu için uçakla) uçarak biçook dala (bilim dalına) konarlar (= uzmanlık bilgisi), sadece bir veya bir kaç dalı belki “iyi” bilirler ama “bütünü veya bütüncül anlamı” kavrayamazlar. Düşünce hacıları, “arılar gibi” her dala konarlar, her dalın “özünü” alırlar ve onlardan “bal” yaparlar =  “bütünü veya bütüncül anlamı” kavrayarak, (sonunda) “Lâ ilâhe illâ-l Allah”ta karar kılarlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET