GÜVENLİ LİMAN

Limanlar, gemiler içindir. Engin denizlerde (okyanuslarda) hırçın fırtınalarla/dalgalarla boğuşan gemiler, limanlarda rahat bir nefes alırlar, kendilerini yenilerler (yakıt ve yiyecek takviyesi yaparlar).

Dünya da bir gemidir; o da atmosferde (uzayda) yüzmektedir.

Dünyanın güvenli limanı neresidir?!.

İnsan da, dünyada yüzen (gezen) bir gemidir.

Birinci (denizdeki) ve üçüncü (insanın) geminin kaptanları, ikinci gemideki (dünyadaki) insan/lar/dı/r.

Gemileri batıranlar da güvenli bir limana ulaştıranlar da kaptanlarıdır.

(Bazı kaptanlar da, gemilerini güvenli bir limana ulaştırmadan başka bir kaptana devrediyorlar.)

...

Bugünlerde zihnim çook cevval, yerinde durmuyor ve söz dinlemiyor. Bu gibi konuları kafana takma ve yazma, diyor ama yine de duramıyor. Zihnim, duyduğu her kelimeyi veya terkibi kafasına takıyor, o kelimenin veya terkibin peşini bırakmıyor, onu sonuna kadar (duracağı güvenli bir limana kadar) kovalıyor.

İnsan, dünyada (= âlemde) gezen (yüzen) bir gemi; onu, düşünceleri liman liman gezdiriyor ve insan, en güvenli limanını arıyor.

Her limana uğruyor ama çoğu kez “güvenli bir liman” bulamıyor. 

Biraz açayım, yaşım 60’ı geçti; 40 yaşına kadar aramadım, turist gibi (gemilerde) avare avare dolandım; bilinçli arayışım 40 yaşımdan sonra başladı. Doğu-Batı klasikleri; üç semavî dinin metinleri, bunlara Buddha (Budizm), Hinduizm Konfüçyunizm, Taoizm’i ve Zerdüşlüğü de ekleyelim. Klasik ve modern felsefe; hemen hemen her ülkeden öne çıkmış bir veya birkaç yazar veya kitap, ... bunlar, samimiyetle yapılan bir güvenli liman arayışı idi.

Başlangıçta bütün limanlar tehlikeli idi; hiçbir liman güvenli değildi ama ben yine de ısrarla aramaya devam ettim. Arayışımı artırmak için genç yaşta emekli bile oldum. Beş yıl daha aradım, yaşım 55 oldu. Yoruldum, bittim, bitkin düştüm... 9/109’da sözü edilen cürufun (= uçurumun) kenarındaydım. Bütün yapıp-etmelerim (binam) çöküyordu; gemim batıyordu, çaresizdim.

...

Allah, zâlimleri, zâlimlere yardım ve yataklık edenleri hidâyete erdirmez; hidâyet için, kişideki samimiyete (= ihlâsa) ve ‘hak edişe’ bakar. 10/Yunus,108. âyet, Efendimizin ağzından: “Ey İnsanlar!, Rabbinizden hak (= hakikat) geldi. Doğruyu (hidâyeti) arayan da sapan (sapıklığı arayan) da kendisi için arar (veya sapar); Ben size vekil değilim.” diyordu.

Ve ben, samimiyetle doğruyu arıyordum; bana öğretilen doğruları reddediyordum, o doğruları bir türlü kabullenemiyordum.

Boğulacaktım. Nuh (a.s.), beni çağırdı; O’nun Gemisine de binmek istemedim; oğlu gibi, ben de “dağa sığınırım” dedim.

Sağanak yağmur durmazsa, ki, durmuyordu, dağın da sular altında kalacağını düşünemedim.

...

Güvenli liman, imandır. İman edenler ölmez, yürüyüşüne (hayatına, arayışına) devam eder. İman etmek, donmak ve hareketsiz kalmak demek değildir; sürekli Ğaniyy ve Güvende (= El-Mü’min) Olan’dan beslenmektir.

Bu geminin (= benim) de sürekli yakıta ve erzaka ihtiyacı vardı; bulduğu, gördüğü her limana uğruyordu. Her limanın Sahibinin O olduğunu öğrenene kadar bütün limanları güvensiz buluyordu.

O’nsuz tüm limanlar, güvensizdir. O’nun verdiğini bilirsek, her limandan alacağımız bişeyler muhakkak vardır.

...

Nuh : “Haydi binin (gemiye)!, dedi; onun gitmesi de durması da Allah’ın adıyladır. Elbette Rabbim çok Bağışlayıcıdır, Rahmeti Kesintisizdir. (= Sonsuzdur)” (11/41.)


“Bugün, Allah’ın rahmetini = merhametini hak edenlerden başka hiç kimse, Allah’ın emrinden (azabından) korunacak (kurtulacak) değildir...” (11/43.)

Allah’ın rahmetini = merhametini hak etmeyenler de, er ya da geç, güvenli zannettikleri limanlarında bile olsalar batacaklar, yok olacaklardır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET