KİMLİK-3

Ulus devletlerde vatandaşa kimlik veren, onun kim olduğuna dair son sözü söyleyen devlettir; kişinin kendi, kendine bir kimlik veremez; devletin verdiği kimlik dışındaki tüm kimlikler (diplomalar, belgeler, pasaportlar vb.), sahtedir; devlet, vatandaşının ne olmasını istiyorsa vatandaş odur; devlete onaylatılmamış hiçbir belgenin (mesleğin) geçerliliği yoktur; o devletin egemenlik alanı olan sınırlar içinde doğan herkes (misafir değilse), o devletin vatandaşı/uyruğudur.

Doğunca, kişiye kimlik veren devlet olduğu için insan, “doğmadan önce” bişey değildir, hiçbişeydir; ancak devlet insana bir kimlik verince, insan biyere, bitopluma, bikültüre ait olduğunu bilir. Devletin verdiği kimliğin insanın doğmadan önceki “kimliği” ile bir bağlantısı/ilişkisi yoktur. İnsanın doğmadan önce bir kimliği var mıdır? diye sorulursa; derim ki, doğmadan önceki kimliğini araştırmayan ve o kimliğini elde etmek için çabalamayan, gerçek bir kimlik sahibi olamaz.

...

İlahî adâletten (dinden) uzaklaşılınca dünya sınırlarla bölündü (parsellendi, Kâbil Hâbil’i kovdu; ‘burası benim’ dedi ve orada kendi hâkimiyetini ilân etti), böylece devletlerin sayısı çoğaldı ve her devlet, belli sınırların hâkimi oldu; böylece hâkimiyet de bölünmüş oldu ve devletler artık belli sınırlar içindeki hâkimiyeti temsil eder hâle geldiler; bir devlete tâbî olanlar da, o devletin hâkimiyetine tâbî olmuş oldu. Sadece Hâbil’in “soyunu” devam ettirenler, ilâhî hâkimiyeti arıyor, ne yazık ki onların yeryüzünde hâlâ bir devleti yok, sürgünler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK