İNNÂ LİLLÂH....

“İnnâ lillAllah-i ve innâ ileyHi râciûn.” (2/Bakara, 156.)

Bu sözü, biri vefât ettiğinde söyleriz, oysa bu söz, her zaman söylenmesi ve içselleştirilmesi gereken bir sözdür.

İnsan, burada gurbettedir; binevî sürgünde. Gurbette ve sürgünde olduğunu bilen; burada, hiçbir yerde kendini “evinde/yurdunda” hissedemez; o, burada yersiz-yurtsuzdur.

Burayı asıl/temelli yer-yurt edinenler, “ahlede ilel ard” olanlar, burada ebedî yaşayacağını düşünenler = yere çakılıp-kalanlar, dünyaya dört elle sarılanlar, yere yapışık yaşayanlardır. (7/Â’raf, 176.)

Bu sözü içselleştirenler ise, burada rahat edemeyenler, burayı bir han olarak görenler ve “yolcu” olanlardır; “hancı” olanlar değil.

Onlar için, O’na kavuşmadan rahat yoktur.

“O’ndan geldik, O’na gidiyoruz.”

Geldiklerini unutanlar, geldikleri yeri yurt edinirler.

Aslında biz göçmen bir milletiz, Orta Asya’dan Anadolu’ya gelmişiz, burayı “yurt” edinmiş, burada kalmışız ama Orta Asya’ya nereden geldiğimizi ve buradan nereye gideceğimizi pek düşünmüyoruz; bireysel hafızamız gibi toplumsal (kollektif) hafızamız da dumura uğramış (gibi)!.

Ey İnsan!, (ne yapsan, ne etsen) sen (aslında) Rabbine doğru çabalayıp durmaktasın (O’na doğru yol almaktasın); sonunda O’na varacak/kavuşacaksın.” (84/İnşikak, 6.)

Bilmesen de Ey İnsan!. Buraya çakılıp kalsan da Ey İnsan!.

Kaçış/ın yok!.

“Yaklaşıyor, yaklaşmakta olan.” (Ölüm ve Kıyâmet) “Onu O’ndan başka durdurabilecek yoktur.” (53/Necm, 57-58.)

“Keyfine göre yaşa bakalım!, yakında anlayacaksın!. = fetemetteû’ fesevfe tæ’lemûn.” (30/Rum, 34.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET