ÖLÜM, UYKU ve RÜYA
Buradan bakınca ölümü uyanılmayan, uzun süreli uyku; uykuyu kısa süreli, günlük ölüm olarak görmek mümkün. Bu kanaate varmama 39/Zümer, 42. âyet de yardım etti. “Allah, canları öldükleri zaman, ölmeyenleri de uykularında alır...” Rüya, uykuda görülen “uyanık-canlı” hayattır.
Bu yazıyı yazmama ilham veren, önceki gün ölen bir tanıdığımın cenazesindeki duygularım ve o duyguların etkisi ile gördüğüm bir rüya.
Ölen tanıdığım da benim gibi yetim büyümüş, dişiyle-tırnağıyla hayata tutunmuş, evlâtlarına da “hatırı sayılır” bir servet bırakmıştı. Cenaze namazı kılınırken onun yerine kendimi koydum (empati yaptım); bu empati beni etkilemiş olmalı ki gece rüyama girdi, rüyamda da bu empati sürdü.
Rüyamda bana; “Seni, sadece Bana muhtaç ol! diye ‘yetim’ bıraktım ama sen Benim için değil, kendin ve evlâtların için çalıştın; “sana âyetlerimi okuyan ve bugünle karşılaşacağını söyleyen ve seni uyaran Kitâb ve Elçi de gönderdim...” (39/71.) ama sen, biraz daha çook param olsun diye habire çalıştın ve işte geldin!.
Kazandığın paralar burada geçmiyor; onların hepsi dünyada (evlâtlarına) kaldı.
Dünyadaki tüm serveti, bir o kadarını daha getirmiş olsa(ydı)n bile, onları buradan “çıkmak” için fidye verse(ydi)n; yine biişe yaramazdı; burada mal (para) değil, salih amel işe yarıyor. (Bknz. 39/47.)
Yanımdaki adama da “Selâmün Aleyküm, tıbtüm!...” (Hoşgeldin!.) diyorlardı. (39/73.)
“Uyanılmayan uykuya” yatmadan önce, geçici uykumda gördüğüm bu rüyayı size “yorumlatmak” için yazdım bu yazıyı.
Yorumlar
Yorum Gönder