MURÂKABE

Murâkabeyi nefs muhasebesi, kişinin kendini bilmesi olarak da anlayabiliriz. Murâkabe, rekâbetten, iç denetim/gözetim, öz-eleştiri demek; rekâbeti biz, ekonomik bir terim olarak “yarışma” diye anladık, oysa o (rekâbet), aynı zamanda kişinin nefsi ile ruhunun (taqvâsı ile fucûrunun) yarışmasıdır; murâkıp, denetçi demektir. Er-Rakîb, Allah’ın İsimlerindendir ama Allah’ın Er-Rakîb olması, El-Hafîz olması, O’nun Kendisini değil yarattığı herkesi ve her şeyi denetlemesidir.

Murâkabe kelimesine derûn kelimesi eklenince, “derûnî murâkabe” şeklinde kullanılır; anlamı, içe derîn bakış demektir ki bu, içteki en küçük bir ayrıntıyı dahi “görmeyi” gerektirir; böyle bir murakabe perdelerle kaplı, gâfil bir kalple/gönülle yapılamaz.

Kalpteki/gönüldeki perdeler nasıl kalkar? diye sorulursa, düşüncede iyi niyete, amelde/işte/davranışta salih gayrete (= salih amele) bakan Rabbimiz, kişinin kalbindeki/gönlündeki perdeleri kaldırır ve onun kalbini/gönlünü İslâm’a açar; “kimin gönlü/kalbi İslâm’a açılmışsa o, Rabbinden bir “Nûr” üzeredir.”; (39/Zumer, 22.) artık o, O Nûr ile görür, O Nûr ile işitir, O Nûr ile yürür, yaşar...

“Ey iman edenler! Nasûh bir tövbe ile Allah’a tövbe edin. Umulur ki Rabb’iniz, kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün Allah, Nebîleri ve Onlarla beraber olanları asla üzmeyecektir. Onların nurları önlerini ve yanlarını aydınlatır. (Onlar:) ‘Rabbi’miz, bizim nurumuzu/ışığımızı tamamla ve bizi bağışla. Kuşkusuz Sen, her şeye güç yetirensin.’ derler. (66/Tahrim, 8.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET