BİLME/K, TANIMA/K ve YAPMA/K

İlk ikisi, İlim ve İrfan. Know ve Recognize. Understanding ve Gnostik; üçüncüsü kolay, fiil/eylem/make/do. Üçü birden = to be/olmak.

Bilme, aklın işi; tanıma kalbin. Anlama bilme ile tanıma arasında köprüdür. Bişeye sadece aklımızı verirsek o şeyi biliriz ama anlamayız; anlamak için kalbin de devreye girmesi, empati yapması gerekir. Empatideki anlama, hâlâ kişiseldir; anlamanın toplumsal (kişilerarası, öznelerarası) olabilmesi için tanımaya geçmemiz lâzımdır. Anlamasız tanıma, kalpsiz bilme gibidir; kalpsiz bilgi, işin sonucunu, sosyal/toplumsal ve doğal etkisini düşünmez, yakıp-yıkar; modern bilim, kalpsizdir, ötekini (doğayı ve insanı) anlamaz; biyolojik-kimyasal, nükleer silahları çok kolay/rahat yapar, akla tapar; bilime kalbi (duyguyu, empatik olmayı) ancak inanç/iman verebilir; iman, (bilen) kişinin sorumluluk duygusu yüklenmesidir; bu duygu küçükten büyüğe doğru bir yol/aşama izler; taqvâ ile ilâhî sorumluluğa (bir tek İlâh’a sorumluluğa) ulaşır, urûc eder ve tekrar, yaratılmış varlıkların dünyasına hubût eder, düşer; bu, miraç gibi dikey bir yürüyüş/isrâ, çıkma ve tekrar geri gelme/inme/dönme demektir; bu “iniş-çıkışı” yapamayanlardaki sorumluluk, zora dayanamaz, zoru görünce kaçar; oysa insanı en çok meşgul eden ve korkutan şey, kaçtığı şeydir.

Bilmekten kaçmak da böyledir; aslında bu kaçma, bilmekten korkmak/kaçmak değil sorumluluk almaktan (inanmaktan) kaçmaktır.

İnanma (inanmanın gücü), bilmeyi, anlamayı ve tanımayı içinde taşır. Bilmenin ileri aşaması ma’rifettir; ma’rifet, akılla kalbin yardımlaşması/dostluğudur; bu yardımlaşma/dostluk sayesinde beden büyük bir güç ve uyum elde eder, bunun kişideki yüzü cesaret ve mahâret; toplumdaki yüzü kudret ve şöhrettir.

‘İnanan yirmi kişi inanmayanlardan iki yüz kişiye; yüz kişi bin kişiye...’ bedeldir der 8/Enfal, 65.

...

İmanın gücü sizce nereden gelir? Elbette Allah’tan; diyeceksiniz, âmennâ ama Allah o gücü inananların neresine ve nasıl vermektedir?!.

Aklına, kalbine ve bedenine değil mi?

Öyleyse, aklımızı, kalbimizi ve bedenimizi “o yardıma” ‘açık/hazır hâle getirmeli’ ve temiz tutmalıyız!.

Temiz ve hazır akla ve kalbe, doğru ve iyi bilgiler ve duygular (ilhamlar) yavaş yavaş akmaya başlar; o bilgiler ve duygular zamanla salih amele/eyleme dönüşür. Bir amelin salih olup-olmadığı, doğru ve sağlam bilgi (ilham) olmadan bilinemez; bu yol açılırsa, eylem bilgiyi; bilgi eylemi güçlendirir,... Allah’ın izni/inâyeti ile 20 kişi 200 kişiyi, 100 kişi 1000 kişiyi yener.

Kişinin temiz, samimî gayreti görülmeden, Allah kişiye inâyet etmez; temiz ve samimî gayret görüldüğünde o inâyet artarak öyle bir aşamaya gelir ki, kişi attığını artık kendi atmaz (yaptığını kendi yapmaz)!.

“Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Attığınız zaman siz atmadınız; Allah attı. Bunu Mü’minleri sınamak için yaptı....” (8/Enfal, 17.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET