ÇÖZÜM

İnsanı sürekli bir mücadele içinde canlı/diri ve tetikte/uyanık tutan, yaşamını tehdit eden düşmanları mı, yoksa yaşama arzusu mu? Bu soruyu şöyle de sorabiliriz. İnsanın bunca çabası, yaşamak, yaşamda kalmak ve ölmemek için değil midir?

Öyleyse insan, kendisini öldürmeye kast eden, yaşamını ve özgürlüğünü tehdit eden şeylerle/kimselerle savaşarak, mücadele ederek yaşıyor ama yine de ölmekten kurtulamıyor.

İnsan hep savaşıyor; kendi içinde de, dışında da. İçindeki savaş, arzularının gücü ile duygularının gücü arasında. Arzuları, ye-iç, eğlen-gez-toz, vur-kır diyor; duyguları, âidiyet, yakınlık, dostluk, huzur arıyor... insanın dışındaki savaş da, bu arzuların ve duyguların ideolojiye dönüşmüş hâli, bireysellik/liberalizm ile toplumsallık/komünallik, ya da bir cemaate/topluma aidiyetlik (ait olma hissi).

İnsanın içindeki ve dışındaki bu savaşı/çatışmayı (tüm çatışmaları) bitirecek ve onu ölümden kurtaracak olan, en güzel niteliklere/sıfatlara sahip (Esmâ-ul Hüsnâ) âdil bir ilâha teslimiyet, islâmiyet ve tevhiddir. Bu nitelikler tek bir İlâh’ta toplandığı için hepsi tek bir niteliktir, tek bir isimdir = O da Allah’tır, O’nun dini/düzeni İslâm’dır; Onun insanî modeli de Hz. Muhammed’dir; mottosu/parolası, anahtarı/kilidi de “Lâ ilâhe illâ Allah, Muhammed-ur Rasûlüllah”tır.

“Kim İslam’dan başka bir din/düzen ararsa/seçerse, bilsin ki o din ondan aslâ kabul edilmeyecektir ve o âhirette hüsrana uğrayacaktır.”

وَمَن يَبْتَغِ غَيْرَ الإِسْلاَمِ دِينًا فَلَن يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ

(3/Âl-i İmran, 85.)

Hayat veren, diriltir. Hayat da ölüm de O’nun elindedir; “yaşatacağını” yaşatır, “öldüreceğini” öldürür. O’nun dinini/düzenini kabul etmeyenler, ölmeyi çook isteyecek, ölüm onlar için bir nimet olacak ama ölemeyecekler. “Lâ yemûtu fîhâ ve lâ yahyâ. Onlara ölüm de yok, yaşamak da.” (87/A’lâ, 13.)

Az bir süre yaşadıklarını sansınlar/düşünsünler bakalım!.

“De ki onlara, nankörlüğünüzle (küfrünüzle) biraz zevk sürün bakalım, (şunu kesinlikle bilin ki) siz ateş ashabındansınız.”

قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلِيلًا إِنَّكَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ

(39/Zümer, 8.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET