KENDİNİ TANIMA

Kendini tanımaya, bilinçlilik veya farkındalık da diyebiliriz. Kendini tanıma nasıl olur?!. Bilinçle veya farkındalıkla olursa, bu bilinç nedir, nerededir; kişi neyin farkında olur?!. Kendininse, bu kendi, nerededir?!.
Bunlar zor sorular, zor sorunlar. Batıda bu sorularla, sorunlarla felsefeciler ve nörobilimciler ilgileniyorlar; iki grup bir araya geliyorlar, nöro-felsefe yapıyorlar. Bizdeki bilim adamları ve teologlar (din felsefecileri) ise bu tür sorulara uzak veya mesafeli duruyorlar.
Batı bilimi, bilinç, 1) Beyindedir ve 2) Bedenin her yerindedir, diyor. Beyinde diyenler de bedenin her yerinde diyenler de bilinci sinir ve beyin hücrelerine indirgiyorlar. Bunların önemli bir kısmı beyin/beden-zihin ayrımı yaparken, bir kısmı bedeni bir bütün olarak görüyor ama ruhu inkâr ediyor = yok sayıyor. Beyin/beden-zihin ayrımı yapanlar da zihni, beynin = beyindeki nöronların elekro-kimyasal sinyallerindeki (= ateşlemelerindeki) gönderim veya iletim hızı olarak okuyor-anlıyorlar. Her iki gruba göre de bütün iş, “içerde” olup-bitiyor.
Böyle bakarsak, dünyada 8-8,5 milyar insan var; 8-8,5 milyar da bilinç var. Bu kadar çok bilincin anlaşması zor; çatışma kaçınılmaz. 
Anlaşma için, ya bu bilinçlerin birbirlerinden etkilenmesi (etkileşmesi, bilgi alış-verişinde bulunması); ya da bunların hepsinin Tek Bir Bilince bağlı olması ve Oradan bilgi (veri) alması şart. İlki için katrilyonlarca, belki de daha çok bağlantı gerekiyor; ikincisi çok daha kolay.
İkinci hâl/durum geçerli görülürse, her bir insan, “kendi çapında” bilinçli olur = bu bilinçler, “dışarıdaki” O Bilince bağlandıkları ve O’ndan aldıkları oranında “bilinçli” olurlar. Bağlantı esnasında, “dışarı, içeridedir”; bağlantı koparsa, (insana göre) içerisi boşalır.
...
Her zaman ve her yerde Bilinçli Tek Varlık, Tanrı’dır. O, hiç uyumaz, dalmaz, unutmaz. = “lâ tehuzüHû sinetün ve lâ nevm.” Tanrı, Kendini her yerde olarak tarif eder. Bu her yerdelik, her yeri = insanın içini de dışını (uzayı) da kapsar. "Er-Rahmân-u alel arşi-istivâ." O’nun olmadığı (bulunmadığı) bir yer yoktur.
İnsanın kendini tanıması, bilmesi ve bilinçli olması, Tanrı’nın insanda bulunuşu oranındadır. = İnsan, Tanrı’nın insanda bulunuşu “oranında” kendini tanır, bilir, bilinçli olur.
Tanrı’yı inkâr edenlerin = yok sayanların; Tanrı’yı kendinden uzak tutanların; Tanrı ile küs, arası bozuk olanların; -- bırakın bilincini --, aklı (bile) yoktur; onlar, kendini bilmez insanlardır. Onlara insanlar dediğime bakmayın, onları Kitâb, hayvanlara, hayvanlardan da daha aşağı yaratıklara (bel hüm edall) benzetir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ