HATIR...

Hatır-la-ma. Hatır-latma. = Zikir.

Arapçada hatırın veya hutûrun =خطر/خطور iki anlamı var : 1. Risk, tehlike ve 2. Hatırlama, akla getirme. İki hâl de gönülde, kalpte veya hatırda = akılda = hafızada olur, hissedilir.

Hatırlı biri, itibarlı biridir.

Hatırlı biri kimdir?!.

Bizim üzerimizde emeği olandır.

Üzerimizde en çok emeği olan kimdir?!. Bu kimse, bizde en hatırlı olan, O/odur. 

Hatırlı birinin bizdeki yeri, genelde itibarlıdır; ama o kişi hatırlı değilse, risklidir. Kendimiz için de birileri için de yaptığımız (hatırlı) işler, belli riskler de barındırabilir. Hatırlı (= bizde belli bir hatırı) olanlar, bizi bazen veya çoğu zaman hayal kırıklığına da uğratabilir.

Bir işi, kendimiz için yapmıyorsak; biri/leri için veya biri/leri hatırına yaparız.

Siz, en çok kimin hatırına iş yapıyorsunuz veya bir iş yaparken, en çok kim hatırınıza geliyor?!.

Zikir (= Kur’ân), Allah için = Allah rızası için = Allah’ın hatırı için iş yapın; bir iş yaparken (en çok) Allah aklınıza, hatırınıza gelsin, diyor. Çünkü, üzerinizde en fazla “emeği” olan Allah’tır, diyor.

Allah’ı zikir (= hatırlama ve hatırlatma), budur. Kişide bu durum/hâl yoksa veya eksikse, onun yaptığı işler (= hatırlamalar, hatırlatmalar = sözler, yazmalar, tüm yapıp-etmeler) de yoktur (= yok hükmündedir) veya eksiktir/noksandır. 

Son söz : Yaptığımız işleri Rabbin hatırına yapalım; Rabbin hatırına iş yapanları da hatırlı kişilerimiz olarak görelim. Aksi, çok ciddî riskler veya tehlikeler barındırıyor olabilir. (Sonra) Bu riskler veya tehlikelerle karşı karşıya kalınca, eyvaah! veya vaah! Demenin veya dizlerimizi dövmenin bi faydası olmayacak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK