ÖRTÜK BİLGİ

Örtük bilgi, bize “saklı”, bizden gizlenmiş olan bilgi değil, bizim “unuttuğumuz” bilgidir. Bu bilgi, bize çook önceden öğretilmiştir. = Âdem’e isimlerin öğretilmesi.  (2/31.) 

Bilme, hatırlamadır, zikirdir.

Her hatırlama, bizi Öğreten’e götürmelidir; aksi hâlde bilme (= bilgi) de bir puta dönüşür. Bilme (= bilgi), soyut-somut bi çook “şeyin” bilgisidir ve dağınıktır; bu yüzden bilme (= bilgi) çoktur; Bildiren tek.

Kâfir, bilmeyen değil, Öğreten’i, Bildiren’i örten, gizleyendir; küfür, örtmedir. Bilme (= bilgi) ile de, Öğreten, Bildiren örtülür = inkâr edilir. ‘Ben biliyorum’! demek de, beni/benliği örtü olarak kullanmaktır.

Bildikçe, bizdeki bu örtü kalkar; ve kişinin MUTLAK BİLİNÇ’le bağı/bağlantısı güçlenir; O’na biraz daha yak/ın/laşılır. Bilinç, insanda = insanın içinde = beyinde veya kalpte değildir; beyin veya kalp, bir terminaldir, (tâbiri caizse)! “SURVER = ANA BİLGİSAYAR”!! değil. Bu terminalin Rabbi ile “internet bağı/bağlantısı”! koparsa terminaller bi işe yaramaz ve yaşayamazlar.

Hatırladıkça (= zikrettikçe) biliriz ve üzerimizdeki “gaflet (küfr?!) örtüsü” kalkar.

“Tezarrû ile (= yalvara-yakara) ve çekinerek, yüksek olmayan bir sesle (= alçak sesle) sabah akşam (= her zaman) Rabbini zikret!. (= an, hatırla)!. Sakın gâfillerden (= umursamazlardan) olma!. Rabbine yakın olanlar, O’na kulluk etmekten aslâ kibirlenmezler (= usanmazlar, büyüklük taslamazlar); (sadece, leHû) O’nu tesbih ederler ve (sadece, leHû) O’na secde ederler.” (7/205-206. Dikkat, secde âyeti!.)

Kulluğa yol vermeyen bilme, bilme (= zikir, hatırlama) değildir.

Nedir?!.

Bilgi ile böbürlenme, bilgi ile kibirlenme; bilgiyi put yapma, bilgiden put yapmadır.

Hamurdan, çamurdan, tunçtan, (paradan-puldan, vb.) somut putlar yapılabildiği gibi, bilgiden de soyut putlar yapılabilir.

Kendisinden daha "YÜCE BİR DEĞER"! için elden veya gözden çıkaramadığımız her şey, puta dönüşür. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK