NASIL ve NİYE (= NİÇİN, NEDEN)?!.

Nasıl ve niye hatırlamalıyım?!.

Nasılın cevabı, kendimize ve başkalarına (= dış dünyaya) bakarak.

Bakma, görme ile bilmedir. Bilmenin bir çook yolu vardır. Bütün bilmeler, O’nu (= Rabbimizi) bilmeye hizmet ederse, düzenli ve anlamlı olurlar.

Parmağımı oynatabildiğim, onlarla bardağı tutabildiğim, iki satır yazı yazabildiğim, ... için;

Görebildiğim, gördüklerimi (kızımla karımı) birbirinden ayırt edebildiğim; evimin yolunu bulabildiğim; evde, mutfakla tuvaleti ayırt edebildiğim, ... için;

Rahat nefes alıp-verebildiğim; bir yudum suyu içebildiğim, bir lokma ekmeği yutabildiğim; tuvalete gidebildiğim, tuvaletimi edebildiğim, ... için;

Bütün bunları yapamayan insanların varlığını bildiğim; benim de onlardan biri olmadığım için; ...

Bütün bu kâinatı benim için yarattığı için O’nu hatırlarım, hatırlamak zorundayım; yoksa, nankör ve hâin olurum.

Hiç Güneş doğmasaydı ya da batmasaydı ya da bu Güneş hep tepede (= öğlen) olsaydı!. Hiç bulut olmasaydı, bulutlar yağmur taşımasaydı = yağmur yağmasaydı; ya da yağan yağmur, demir (= mermi) gibi olsaydı veya damla damla değil de birden ve çook hızlı yağsaydı!...

...

Niye, öyle değil de böyle?!.

Niye, amaç ve sonuç (= son-uç) sorusudur. Çünkü bu düzeni kuran Rab, merhametli bir Rab’dir, Rahmân ve Rahîm’dir. 

Elden-ayaktan düşsem; bakanım, bir yudum su verenim, nasılsın diyenim olmasa!...

Ölemesem!.

Öldükten sonra, ... ???!!!.

...

Umudumu korumak, umutlu olmak için, şimdi ve hemen ve her zaman hatırlamalıyım. Hatırlayınca da sadece O’na ibâdet (= kulluk) etmeliyim. O’ndan başka kim, beni yaratabilir, yaşatabilir, bana umut verebilir ve beni kurtarabilir?!.

Bütün bunlar, Allah’ın rahmetinin ve merhametinin işaretleri, âyetleridir. Ey cahiller, bütün bunları gördüğüm, bildiğim, hissettiğim hâlde, benim Allah’tan başkasına kulluk etmemi mi bekliyorsunuz?!.

Allah bana yardım ederse, çok beklersiniz; yardımı keserse, mümkün!; yardım etmesi ve yardımını kesmemesi için O’nu sürekli hatırlamalı = aklımdan (gönlümden, kalbimden) hiç çıkarmamalı; O’nun sözünden çıkarak O’nu “küstürmemeli”, sürekli O’nu hoşnut = razı etmeye gayret etmeliyim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK