GEÇİM-SİZLİK
Geçim : Hayatı idame ettirebilmek (sürdürebilmek) için gerekli olan maişetin temini.
Genelde geçimin iki boyutu var : Maddî ve manevî.
Maddî boyut ekonomik. Türkiye gibi yüksek enflasyonun (= fiyat artışlarının) yaşandığı ülkelerde düşük maaş (asgarî ücretin ve emekli maaşlarının düşük olması) geçimi zorlaştırıyor. Bu da, hem maddî hem de manevî “geçimsizliğe” yol açıyor.
Manevî boyuta taalluk eden geçimsizlikler, kanaatsizlik, lüks tüketimin özendirilmesi, eşler arasındaki görüş farklılıkları ve sorumsuzluk gibi faktörlerle alevleniyor, ateşleniyor.
Kanaatsizlik, azla yetinmeyi bilmemekten; lüks tüketim(in özendirilmesi), gelir eşitsizliğinden (= adâletsizliğinden); eşler arası anlaşmazlık, görev bilincinin azalmasından veya yokluğundan kaynaklanıyor. Cinsiyetçilik (feminizm, kadını hor görme), sorumsuzluk, ortak yaşamın (= aile yaşamının) ve dünyada var olmanın anlamından yoksunluk, gibi sebepler de geçimsizlikte etkin.
...
Geçimsizlik, sadece ekonomik yoksunluktan (yoksulluktan) kaynaklanmıyor; zengin aileler de geçinemiyor; belki de en fazla boşanma/geçimsizlik bu ailelerde yaşanıyor.
Neden?!.
Çünkü, para her şeyi hâlletmiyor; ama parasız da yaşanmıyor.
Feministlerin ekonomik özgürlük masalı, çözüm değil. Eşlerin ortak değerlerde buluşması, birbirlerini anlamaları ve birbirlerinin haklarına saygı göstermeleri şart.
Ekonomik sıkıntıların yaşandığı ülkelerde (neredeyse her ülkede), artık kadınlar da çalışıyor; ve bu, kadının kendini ekonomik olarak “özgür” hissetmesine yol açıyor. Elbette bu “özgürlük”, eşe (= erkeğe) olan yaklaşımı olumsuz etkiliyor. Kadın çalışmazken erkek, eşi (= kadın) üzerinde “ekonomik bir baskı” kurmuşsa; etki, tepkiyi doğurmuştur, kadın haklıdır; ama evlendiklerinde eşlerin ikisi de çalışıyorlar da, yine de anlaşamıyorlarsa, geçimsizliğin sebebi ekonomik, maddî/parasal değil, manevî/değerseldir.
Bu tür ailelerde cinsiyetçilik değil ego ön planda; ortak yaşam bilinci gerilerdedir. Niye senin dediğin oluyor da benimki olmuyor?!. Bulaşıkları veya çamaşırları makinaya sürekli niye ben atıyorum; ikimiz de çalışmıyor muyuz?!. vb. sorunlar başta olmak üzere bir çok sorun olmayan sorun devreye girer.
Aynı kafadan (= kültürel ve dînî havzadan, siyasî görüşten vs.) olmamak başlı başına bir sorun; aileler (= eşlerin ana-baba ve akrabalar) ayrı bir sorun... çocuk varsa, onlara yaklaşım farkı ayrı bir sorun; sorunlar bitmez ve en sonunda ayrılık (= boşanma) kaçınılmaz hâle gelir.
Geçim, gerçekten zor. Bu zorluğun, ekonomik, eğitimsel, siyasal, kültürel, dînî, felsefî boyutları var. Sevgi ve saygı, kültürel, dînî, felsefî boyutlardan beslenir ve eğitimle kazanılır; siyâset de bunun zeminini hazırlar.
Bunlar olunca, bence, geçimsizliği en az etkileyen boyut da ekonomi olur; eşler (= aileler), soğan-ekmekle de huzur bulur.
Yorumlar
Yorum Gönder