YENİDEN DİRİLME
Başka bir deyişle, “vel ba’sü ba’del mevt.” = öldükten sonra dirilme veya öte dünyadaki hayat.
Konuya girmeden söyleyeyim, bu yazının ihtiyat payı çok yüksek; söyleyeceklerim, büyük ölçüde “kişisel çıkarıma ve tahmine”! dayanıyor.
Antik Yunan filozofları (Platon, Aristo, Lucretius, vb.), Hıristiyan azizler (Augustinus, Themistius vb.); hatta İslâm filozofları (İbn Sîna, İbn Rüşd), öte dünyadaki diriliş hakkında konuşmuşlar ama net (= iknâ edici) bişey söyleyememişler.
Neden?!.
Bunun bi çook nedeni var. Beden, hangi yaşta iken dirilecek = diriltilecek; eğer en zinde, en olgun yaşında ise --- sözgelimi bu, 40 yaş ise --- 70 yaşında ölen birinin son 30 yıllık deneyimi ne olacak?!.
Yeniden dirilişin kodları, buradaki hafızamızda değil, burada yaptığımız amellerimizde. Hafıza/mız unutur; ama amellerimiz, kayıt altında, güvenli bir “yerde” = amel defterlerimizde. Onları mükerrem (güvenli) kâtipler (= kirâmen kâtibîn) kayıt altına alıyor, aldı.
Materyalist! (gerçek materyalistler yeniden dirilişe inanmaz; buradaki materyalist, onlar gibi düşünenler) filozoflar yeniden dirilişe, beden, bedendeki (fiziksel) atomlar ve özellikle beyin/zihin üzerinden yaklaşıyorlar. Onlar, yeniden dirilmeye çeşitli şekillerde bakıyorlar : Işınlanma, hücre bölünmesi benzeri çoğalmalar, beynin kök hücreleri, omurilik soğanı, vb. noktalardan. Bütün bunlar, dünyadaki tüm deneyimlerimizi tümüyle (tam) yansıtamaz, eksik yansıtır.
Dünyadaki tüm deneyimlerimizin (yapıp-etmelerimizin) dosdoğru ve tam kayıt altına alındığı amel defterlerimiz, bizim ötedeki diriliş kodlarımız olacaktır!. Herkes, bu kodlara göre, en zinde yaşında (çağında), parmak uçlarındaki izlerine kadar dirilecek, diriltilecek. (75/4.) Herkes, kendi olacak; kişilerde (kişiliklerde, kimliklerde) en küçük bir karışma (karışıklık) olmayacak.
Genç (çocuk) yaşta ölenle, 90-100 yaşında ölen arasında zerre kadar bir adâletsizlik olmayacak. Genç (çocuk) yaşta ölen, “beni niye uzun yaşatmadın?!.” diyemeyecek. Çünkü, herkesin yaptığı ve yapacağı amellerin (= sermayenin) özgül ağırlığını (= değerini), ezelde herkesi yaratan Rab biliyor/du. = Kader. = Ezelî Bilgi. = Ümm-ül Kitâb.
Herkes, burada ne ektiyse, orada/ötede onu biçecek; ne biriktirdiyse, ne gönderdiyse, onu görecek.
"Dünya, âhiretin tarlasıdır."; hasat da yakındır.
Yorumlar
Yorum Gönder