KRİZ
Bi çok kriz çeşidi var :
• Ekonomik kriz.
• Siyasî kriz.
• Kalp krizi.
• Düşünce krizi = bunalım, vb.
Ben, İslâm dünyasının yaşadığı (içinde bulunduğu) düşünce krizine = bunalıma kısaca değinmek istiyorum.
İslâm dünyası ne zaman krize girdi?!.
“Hilâfetten saltanata” geçince; bunun ne zaman başladığını biliyor olmalısınız.
Abbasîler döneminde başlayan “düşünce genişlemesi” (= tercümeler) bu krize zemin hazırlamıştır.
Hilâfet, adâletti = adâleti (= hakkaniyeti) esas alıyordu ve insanlar arasında ayrım gözetmiyordu; saltanat, bu yapıyı bozdu, toplumu “sınıflara” böldü. Bilim de bu bölümlenmeyi meşrulaştırdı. Zaten batı (= Yunan) bilimi, bu bölünmeden neşet etmişti. Yunanda, en üst düzeyde filozoflar; sonra askerler; sonra zanaatkarlar; sonra da köleler vardı; filozoflar, aynı zamanda yönetici, emrediciydi. İslâm dünyasında bu (= bilgin yönetici), çok kısa bir süre sürdü; sonra bilginlerle (= âlimlerle) yöneticiler ayrıldı/ayrıştı, ama yine bilginleri yöneticiler finanse ettiği için, bilginler hep yöneticilerin yanında durdu; Ebû Hanife gibi bilginler hariç.
İslâm dünyasında krizin baş sorumlusu, yöneticilerle (= sultanlarla) kader birliği yapan bilginlerdir, (= âlimlerdir)!, cahiller değil.
...
19. yüzyılın başında “fark edilen” (= ortaya/gün yüzüne çıkan) bu krizi, modernistler (Afgânî, Abduh, vb.) de yanlış anlamış, doğru teşhis edememişlerdir.
Krizin temelinde tevhîdden sapma vardır. Tevhîd, sultanların hâkimiyetini değil, Allah’ın hâkimiyetini (= adâleti ve hakkâniyeti) esas alır; halifeler de bunun için vardırlar.
Âlimler, tevhîdi bildikleri hâlde, dünyevî ikballeri için tevhîdden “saptılar”!. = “tuhıbbûnel âcile/h, ve tezerûnel âhıre/h.” (75/20-21.)
Krizin temelinde “dünyevîleşme” (= âhireti düşünmeden dünyayı yaşama) var; dünya hâkimiyeti için üretilen bilim ve teknoloji yoksunluğu değil. Modernistler, ‘batının bilim ve teknolojisini alalım, ahlâkını almayalım; böylece krizi aşalım.’, dediler. Bilim ve teknoloji dahil üretilen her şey, (kullanım) ahlâkı (klavuzu) ile üretilir.
Fabrikaların şehirlere; arabaların (araçların) otoyollara (= asfalta); gazete, radyo ve televizyonun “kamuoyuna”; internetin “bireyselliğe ve yalnızlığa” yol açtığını = bunların hepsinin bize yeni bir (modernist) yaşam biçimi ve ahlâk dayattığını göremiyor musunuz?!. Bunlar, modern kafalara göre konfor üretiyor; “cins kafalara” göre ise, krizi derinleştiriyor.
“Kalkınmacı islamcılar” ile “modernist islamcılar” aynı kafadan. Bu kafa/lar, hiçbir krizi çözemez.
Yorumlar
Yorum Gönder