AHZ

Ahz : (اخذ)’den alma. Müâhaze (ﻣﻮﺌﺍﺧﺬﻩ), azarlama. İttihaz/e (ﺍﺗّﺨﺎﺫ), kabul etme, edinme.

Alma, alınan o şeye ihtiyaç duymadır. 

“...lâ tehuzüHû sinetün ve lâ nevm... = O (Allah), unutmaz ve uyumaz.” (2/255.) O, unutmaya da uykuya da ihtiyaç duymaz. Her şeyi, en ince ayrıntısına kadar bilir; bildiğini de unutmaz. Bu (ve O’ndaki her özellik, her sıfat) O’nu yormaz; dolayısıyla da uyumaya (dinlenmeye) ihtiyaç duymaz.

Ahz, ittihaz, müâhaze, Kitâb’ta 270’ten fazla yerde geçer. Emir hâli : huz (خذ), anlamı, tut/yakala, tutukla!, demek.

Kimi tut/yakala, tutukla?!.

1. Allah, çocuk edindi = 

وَقَالُوا اتَّخَذَ اللّٰهُ وَلَداً diyenleri.

2. Mü’minleri bırakıp, kâfirleri dost edilenleri. =  لَا يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِر۪ينَ اَوْلِيَٓاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِن۪ينَۚ

3. Dinlerini oyun ve eğlence gibi görevleri.  =  اتَّخَذُوا د۪ينَهُمْ لَهْواً وَلَعِبا. 

4. Allah’tan başka ilâh edinenleri. “Allah : İki ilâh edinmeyin; O, ancak tek/vâhid = bir ilâhtır. O halde, yalnızca Bana rehbet edin = korkun/sakının.”

وَقَالَ اللّٰهُ لَا تَتَّخِذُٓوا اِلٰهَيْنِ اثْنَيْنِۚ اِنَّمَا هُوَ اِلٰهٌ وَاحِدٌۚ فَاِيَّايَ فَارْهَبُونِ

“Onlar (o müşrikler ve kâfirler), kendileri için bir izzet olsun diye Allah’tan başka ilâhlar edindiler.”

وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اٰلِهَةً لِيَكُونُوا لَهُمْ عِزاًّۙ

“Onlar, Allah’ın yanı sıra, kendilerinden yardım umdukları ilâhlar edindiler.”

وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اٰلِهَةً لَعَلَّهُمْ يُنْصَرُونَۜ

“Dikkat edin!. Hâlis din yalnızca Allah’a aittir. O’nun yanı sıra velîler/dostlar edinenler : Onlara, onlar bizi Allah’a daha da yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, diyorlar. Allah, hakkında tartıştıkları şey için hükmünü verecektir. Allah, yalancı ve azılı nankörleri doğru yola iletmez.”

اَلَا لِلّٰهِ الدّ۪ينُ الْخَالِصُۜ وَالَّذ۪ينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِه۪ٓ اَوْلِيَٓاءَۢ مَا نَعْبُدُهُمْ اِلَّا لِيُقَرِّبُونَٓا اِلَى اللّٰهِ زُلْفٰىۜ اِنَّ اللّٰهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ ف۪ي مَا هُمْ ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْد۪ي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ

Daha çok âyet var; geri kalanına siz bakın.

...

Muhtaç olan/lar = bi şeye ihtiyaç duyan/lar, o şeyi alır/lar. Allah, bi şeye muhtaç değildir ki bi şey alsın!. Allah’a eş koşmak = Allah’tan başka bir ilâhın varlığına inanmak, Allah’ı muhtaç, àciz ve yetersiz bir ilâh olarak görmektir.

Bi şeye muhtaç ve àciz (= güçsüz ve yetersiz) olan, ilâh olamaz.

Çook şeye muhtaç olan da, çook şeyin kulu (hizmetçisi) olur; ama her şeyi (= herkesi, tüm mülkü) Bir Olan İlâh’a (= Allah’a) tahsis edersek, her şeye kul (hizmetçi) olmaktan kurtulur ve şeyleri İlâh’ın (= Allah’ın) düzenlediği = belirlediği şekilde (= hâlis din, budur) kullanırız.

Aksi hâlde, kime kulluk edeceğimizi bilemeyiz; her “gelene” eyvallah deriz. İçimizdeki ve dışımızdaki çatışmalardan bizleri koruyan, sadece ve sadece Tevhîd’dir. Şirk, içerdeki ve dışardaki çatışmadır. Tevhîd, sükûn/sakinlik ve huzur; şirk, kargaşa, sıkıntı, kaygı ve korkudur. Bunlardan hangisini satın alacağımıza bizler karar veriyoruz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ