CEHD veya CEHT

Cehd veya Ceht : Çaba. Gayret. Uğraş.

Cihat/Cihad. İctihad/İctihat. Mücahede ve Müctehid/Müctehit de aynı kökten.

Herkes, bişey için çalışır-çabalar; kimi, zengin; kimi, bilgin; kimi, ünlü; kimi, güçlü olmak için.

Kelimelere anlamlarını veren, dünya görüşü, paradigmadır. Paradigma, hayatı anlama ve ona değer verme biçimimizdir.

İslâmî paradigmadan hayata bakarsak, ceht ve onun türevi olan tüm kelimeler (cihat, mücahit, içtihat, müctehit), belli bir “kutsallık” ve hiyerarşi kazanır. Kutsallık, Allah için olmayı (ve câhidû fî sebîlillah), ki bu aynı zamanda cehdin/çabanın amacını; hiyerarşi, cehdin/gayretin türünü verir. Allah için yoldaki maddî bir engeli (taşı, çalı-çırpıyı) kaldıran da, içtihat yapan da (= müctehit de), Allah yolunda savaşan da ceht hâlindedir (= müçtehittir). Bizler müçtehidi, Kitâb ve Sünnette açık hüküm bulunmayan konularda, Kitâb ve Sünnetin ruhuna uygun hüküm veren kişi/ler (= fakıh/ler) karşılığında kullanırız. Bu anlam, fikrî cehttir. İmanın amele dönüşmesi gibi fikrî ceht de fiilî cehde dönüşmek zorundadır. İman amele, içtihatla verilen hüküm veya çıkarılan kanun uygulamaya dönüşmezse, ne işe yarar?!.

Yıllarca (30-40 yıl), dinde derinlik (= tefaqquh) sahibi (faqih) olmak için çalış-çabala, en isabetli hükümleri ver, ama seni kimse dinlemesin!...

İçtihat, müctehid, cihat, CHD (جهد)’den türer demiştim. İyi bir müctehidi (= islâm düşünürünü) kimse dinlemiyorsa, ya o müctehidde teheccüd olmadığı için, amel (= uygulama, pratik) ve örnek-modellik yoktur, ya da sabır yoktur. Teheccüd, CHD (جهد) fiilinin ilk iki harfinin takdim-te’hiri = HCD (هجد) ve bu fiilin tefe’aul babına (تهجد) çevrilmesi ile yapılır. Benzer durum sabr (SBR) fiilinde de vardır. BSR (بصر) ve SBR (صبر). Olup-olacakları (önceden) gören sabreder. Teheccüd eden, cihat eder. Teheccüd, karanlıktan (zulümden, zulumâttan) rahatsızlık; uykudan (rahattan) fedakârlık ve aydınlığa (nûra) özlemdir. Teheccüd, herkes “uykuda iken”! uyanık kalmak ve “tehlike ânında”! herkesi uyandırmaktır.

Zaten müctehit yetişmiyor. İçtihat kapısı kapandı. Bu kapıyı açmaya çalışanlarda da teheccüd bilinci yok. Teheccüdsüz içtihat olmaz. Teheccüdsüz müçtehitleri, --şeyh-ül islâm, kadulkudât bile olsalar --, kimse dinlemez.

Kişide azim (= kararlılık) ve istek varsa, küçük küçük gayretler (= cehtler, çabalar) büyük gayretlerin yollarını açar/lar. Bi yerden başlamak ve durmamak gerekiyor. Yol uzun, zaman (ömür) kısa. Ötede, bizim çabamıza ve bu çabamızdaki samimiyetimize (= ihlâsımıza) bakılacak. Dediğim gibi, yoldaki bir engeli kaldırmak da, fikrî bir müşkülü (zorluğu) çözmek de, Allah (hak ve adâlet) için savaşıp ölmek de cihat/ceht. Uykusundan (rahatından) fedakârlık edemeyenler (= teheccüde kalkamayanlar), hak ve adâlet için çalışmayı ve savaşıp ölmeyi göze alabilirler mi?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ