ÜLKÜ
Ülkü : Ulaşılması gereken hedef, ideal; karşıtı : Matter/materia/l, substance = olan, vukû’ bulan, gerçekleşen somut hedef, durum.
Günümüz siyasî akımları, genelde/kabaca, sol ve sağ diye ikiye ayrılır; solda, sosyalist-materyalistler; sağda, ülkücüler ve islâmcılar yer alır. Bunların hedefe doğru “hareketi”, ya solcularda olduğu gibi diyalektiktir (= Çatışmacıdır. = Tez > Antitez > Sentez. Buna diyalektik materyalizm de denir.); ya da sağcılarda olduğu gibi eklektiktir. (Eklektizm, seçmeciliktir.)
Nureddin Topçu’nun kurduğu Hareket dergisi, Alparslan Türkeş’in kurduğu Milliyetçi Hareket Partisi, “ülkü” kökenlidir; bu hareketlerin mensuplarına da ülkücü denir.
Ülkücülerin ülküsü (= ideali), aynı ırka mensup olanların birliği ve beraberliği, bugün kullanılan anlamıyla milliyetçiliktir, kızıl elmadır.
İslâmcıların ülküsü ise tüm dünya Müslümanlarının (hatta insanlarının) birliği ve beraberliğidir.
...
“İslâmcı”! bir parti ile, ülkücü bir partinin ittifakı; “islâmcı”! partinin “geri adım”; ülkücü partinin “ileri adım” atmasıyla gerçekleşmiş gibi görünüyor. Sanırım, “islâmcı”! parti, ülke içinde birlik ve beraberlik sağlanmadan, dünyada birlik ve beraberliğin sağlanamayacağına inanmış; ve bu iki parti bu şekilde bir ittifak yapmıştır. Her iki partinin de “Türkiye Yüzyılı” idealinde/ülküsünde uzlaşması, bunun bir göstergesidir. Konum bu değil; ülkünün (= ideanın/idealin) de durağan ve donuk (= katı, materyal) bi şey olmadığı. Yâni, ülkücü olmayı, durağan ve donuk (= katı, materyal) bi şey olarak görmek, neticede onu da (= ülküyü de) materyalizm ile ‘bir ve aynı’ görmektir ve hareketi durdurmaktır.
Materyalist-sosyalistler, herkes eşit olunca (= “Herkesten yeteneğine, herkese ihtiyacı kadar.” Karl Marx.); ülkücüler, ülke içinde yaşayanlar ‘güçlü, bir ve beraber’ olunca, duracaklar mı, hareketsiz mi kalacaklar?!.
En geniş ülkü (= ideal) sahibi grup, islâmcılar gibi görünüyor; onlar, hem dünyada hem de âhirette herkesin rahatı için çalıştıklarını söyledikleri için. Ama, islâmcılardaki bu söylem, eylemle uyuşmuyor; onlardaki ülkü de “sönmüş” gibi gözüküyor.
Dünya (= dünya nimetleri ve konforu), herkesin aklını çeliyor; görülüyor ki islâmcılar da gün be gün materyalizme doğru kayıyor ve umudu yok ediyor.
...
“fe-veylül lil musallîn; ellezîne hüm an salâtihim séhůn.” (107/4-5.)
Yorumlar
Yorum Gönder