YÜCELTME = SUBLİMASYON

Freud psikolojisindeki yüceltme ile = sublimasyonla ilgilenmiyorum; ‘kendi bildiğimi’! okuyorum.

Yüceltme iki şekilde olur :

1. Kişinin kendini, kendi yaptığı işi ve kendi başına gelen bir olayı yüceltmesi. (“abartması”!.)

2. Bi başkasını ve onun yaptığı işi yüceltmesi. (“abartması”!.)

İlki, egoyu besler, narsist kişilikler üretir. İkincisi, kişinin kendine güvenini zedeler ve kişiyi pısırık eder.

İki hâl de tehlikelidir.

Pekiî ne yapalım?!.

Rabbi yüceltelim, “Sübhâne Rabbi-yel A’lâ” diyelim ki Rab de bizi yüceltsin!. = "vezkurûnî ezkürküm" (2/152.)

Bizim, kendimizi ve birbirimizi yüceltmemiz, “kabul edilebilir”! değil. Biliyoruz ki hiçbirimiz, -- en zengin, en âlim, en soylu varlıklar olsak da -- yüce varlıklar değiliz. Kendimizi yüceltirsek, kendimize; başkalarını (= zengin, âlim ve soylu insanları, -- Peygamberler dâhil -- cinleri ve melekleri) yüceltirsek, başkalarına tapar hâle geliriz; buradan şirk doğar.

Rabbimiz, kendimize ve başkalarına tapmayalım = şirk koşmayalım diye, Kendini “tam bilemediğimiz” hâlde, Kendinin yüceltilmesini = sadece Kendine tapılmasını emrediyor. 

Tam bilemediğimiz Bir’ini niye yüceltiyoruz?!.

Donup kalmayalım, sürekli yol alalım, kemâl bulalım ve “insan” olalım diye.

“Sübhâne Rabbi-yel A’lâ.” “Sübhâne Rabbi-yel Azîm.” “El-Hamdülillâhi Rabb-il Âlemîn.” “Sübhânellah.” “Allah-u Ekber.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ