FARK

Fark : İki (bi çook) şeyi (ve kişiyi) birbirinden (birbirlerinden) ayıran, birbirlerine muhâlif (= ihtilaflı, farklı) kılan şey (şeyler). İngilizcesi, different, unlike.

Fark, bi çook şeyden ortaya çıkar : Maddî : fiziksel, ekonomik; manevî : duygusal, fikrî/düşünsel, imânî, ... ısı/sıcaklık, güç, renk, ...

Arabalarımızdaki diferansiyel (defransiyel), bu farkı dengelemeye yarar. Virajlarda arka tekerleklerin “dönüş hızları” farklı olmak (= içerdeki tekerlek daha yavaş, dışardaki tekerlek daha hızlı dönmek) zorundadır; bu farkı, diferansiyel dengeler; aksi hâlde araba devrilir. Virajlarda, dönüşleri (gidiş yönleri) değil, dönüş hızları bakımından iki tekerlek birbirine “muhaliftir”!, düz yolda dengelenirler.

İki şey arasındaki ısı farkını da -- sözgelimi çook sıcak bir çayı veya çorbayı damak/vücut ısımıza uygun/uyumlu kılmadan --, dengelemeden --içemeyiz --, kullanamayız. 

Ya fikir (= anlayış) fark-lılık-ları?!.

Muhalefetin kökü, HLF (= خلف); ihtilâf da, muhtelif de halef de halife de aynı kök.

Muhalefet:  Bir konuda veya her konuda iktidardan ayrı, farklı düşünme. İhtilaf : Görüş ayrılığı, görüş farklılığı. Muhtelif : Çeşitli. Halef : Sonradan gelen; önceki : selef. Halife : Son yaratılan, birinin yerine gelen son (= şu ândaki) yönetici. 

Görüş farklılığı, her zaman ayrılık (= çatışma, görüş ayrılığı) demek değil; bazen, hatta çoğu zaman çeşitlilik ve zenginlik de demek.

Meselâ, her insan, fizîken (= boy, renk, cinsiyet ve kilo, vb.) farklı, ama bu fark/lılık, çatışmaya yol açmıyor; aksine ferdiyete (özel bir görüntü ve kimlik sahibi olmaya) yol açıyor. Herkesin fizîken aynı olduğunu hayal edin!; kalır mıydı birbirimizden farkımız?!. Hatta, herkesin fikren aynı düşündüğünü düşünün!. Böyle bir hayatta, kişilik ve kimlik (= şahsiyet ve benlik) mümkün olur muydu?!.

Kum tanelerine, pirinç tanelerine bakın; onlar bile “farklı”. Yağan her bir kâr tanesi, her bir yağmur tanesi bile birbirinin aynı değil, ama görevleri (= yaratılış, yağış amaçları) “aynı”; aynı Rabbe itâat ediyorlar.

“Göklerin ve yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu O'nun ayetlerindendir Bunda bilenler için ayetler vardır.” (30/22.)

“İhtilâfü ümmetî, rahmetün. = Ümmetimin ihtilâfı, rahmettir.” ve “İnsanlar, bir tarağın dişleri gibi eşittir; farklılık, âfiyette ve fazilettedir.” (Hadis)

İhtilâf, aynı amaç için (= aynı Rabbe/İlâh’a itâat için) olursa, zenginliğe; amaç (= kıble, yöneliş, Rab/İlâh) farklılaşırsa, çatışmaya dönüşür.

Siyasal ve kültürel iktidarlar, insanlar (= toplumlar) arasındaki (ekonomik, fikrî, vb.) farkları (= farklılığı, makası) ne kadar açarlar-büyütürlerse, bu farkı dengelemek (diferansiye etmek) için harcanacak güç de o kadar artar, büyür; fark dengelenemezse, çatışma ortaya çıkar.

Ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada da ekonomik, kültürel/siyasal (= fikrî) farklar artıyor; ve her geçen gün çatışmalar büyüyor. Uyum (huzur) için çook daha büyük bir çaba/güç gerekiyor.

Farkın, ihtilâf yanı kadar zenginlik (= çeşitlilik) yanını fark edemeyenler ve farklı olmayı üstünlük sayarak her geçen gün insanlar arasındaki ekonomik ve fikrî farkları açan siyasîler (= karar alıcılar ve onların uygulayıcı memurları, bürokratları ve kulları), sonunda çook farklı yerlere (cennet-cehennem) gittiklerinde şaşırıp kalacaklar; onlara sanki, “fark öyle değil, böyle olur.’ denilecek!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ