MİNİMAL YAŞAM
Minimal yaşam, sade yaşamdır.
Samimî bir Müslümanın yaşamı minimal olmalıdır.
Eğer bir Müslüman kapitalizm ile samimî ve ciddî bir şekilde mücadele etmek istiyorsa, minimal yaşamı seçmek zorundadır.
Kapitalizm, “aşırı tüketimle” ve reklâmla ayakta durur. Ürettiği malların kullanım ömürlerini kısa tutar ki, yenilerini satabilsin.
Giyimden gıdaya, evden arabaya, her alanda ihtiyaç kadar malı almalı, lüks tüketimden kaçınılmalıdır. Bir Müslümanın 15-20 çift ayakkabısı, 10-15 takım elbisesi olamaz.
Bir Müslüman : “Müslüman, her şeyin en iyisine (= en güzeline) lâyıktır.” diyerek kapitalistleri zengin edemez.
Bir Müslüman, ihtiyaç fazlasını, ihtiyacı olanlarla paylaşır. Bu paylaşımda cemaat ruhu = âdil bir ekonomik düzen kurulumu için dayanışma ve yardımlaşma yoksa, kapitalizmin açıkları kapatılır, kapitalizme hizmet edilir; kapitalizm yıkar-yakar, Müslümanlar da yapar.
Irak yıkıldı, Suriye yıkıldı, Gazze yıkılıyor; “bizler” de yapıyoruz, yapacağız. Yarın, başka yerler yakılacak-yıkılacak ve “biz” yapacağız.
Müslümanlar “akıllanmazsa = birlik olmazsa”, bu kısır döngü süreer gider.
...
Müslüman, “Muhammed-ur Rasûlüllah.” diyen adamdır. Muhammed (a.s.), (bugünlerde olacakları görmüş gibi!) çook sade (= minimal) bir hayat yaşamıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.) dünya hayatına hiç düşkün olmadı. “Hz. Ömer (r.anh.), bir gün Allah Rasûlünün huzuruna (= hâne-i saadetlerine) girdi. Efendimiz, yattığı hasırın üzerindeydi ve yüzünün bir tarafına hasır, iz yapmıştı. Odasının bir yanında işlenmiş bir deri, bir diğer köşesinde de, içinde birkaç avuç arpa bulunan küçük bir torba vardı. (Bu arpalar da Efendimizin zırhı karşılığında bir Yahudiden rehin alınmıştı. Bknz. Buharî. Cihad, 89. Müslim. Müşâkat, 124-126.) İşte Allah Rasûlünün (s.a.v.) odasında bulunan eşyalar bunlardan ibaretti. Hz. Ömer (r.anh.), bu manzara karşısında rikkate geldi ve ağladı. Allah Rasûlü, niçin ağladığını sorunca da Hz. Ömer (r.anh.) :
– Ya Rasûlallah! Şu anda Kisrâlar (= Pers kralları), (Bizans) Krallar/ı, saraylarında kuş tüyünden yataklarında yatarken; Sen, sadece kuru bir hasır üstünde yatıyorsun ve o hasır, Senin yüzünde iz bırakıyor; gördüklerim beni ağlattı; cevabını vermiştir.
Bunun üzerine Allah Rasûlü, Ömer (r.anh’a.) şu karşılığı verir :
– İstemez misin ya Ömer, dünya onların, âhiret de bizim olsun.” (Buhârî, Tefsîr, (66), 2. Müslim, Talâk, 31.)
Sanki biz, ‘dünya bizim de olsun; âhireti daha sonra düşünürüz.’ der gibiyiz.
Âhireti düşünenler, minimal/sade yaşamı göze alarak, kapitalistlerin zulmüne “dur ve hayır”! demek zorundalar; aksi hâlde, bu zulme kimse “dur”! diyemez.
Dün, “dur”! demek için yola çıkan sosyalistler, kapitalistleşti; aynı tuzağa Müslümanlar da düşmek üzereler!.
Yorumlar
Yorum Gönder