TANRI NEREDEDİR?!.

Her yerde.

Neden biz görmüyoruz?!.

Göremiyoruz; çünkü gözümüzde perde (ğişâveh) var.

Gören, görüyor(muş)!.

...

Biz, annemizin (eşimizin, kendimizin, aşçının vb.) yaptığı yemeği yiyoruz, (diyoruz); onlar, Tanrı’nın bize ikram ettiği yemeği yiyoruz, diyorlar!.

Biz, çeşmeden akan suyu içiyoruz (diyoruz); onlar Tanrı’nın gökten indirdiği suyu içiyoruz, diyorlar.

Biz, gözümüzle görüyor; kulağımızla duyuyor; aklımızla biliyoruz, ... (diyoruz); onlar, bize Tanrı gördürüyor, işittiriyor, bildiriyor, ... diyorlar.

Biz, yağmur, kar (kendi) yağıyor, (diyoruz); onlar, Rabbim bize rahmet yağdırıyor, diyorlar.

Biz, nefes alıp-veriyoruz (diyoruz); onlar, Rabbim bizi yaşatıyor, diyorlar.

...

Bize göre Tanrı her yerde, ama ‘kayıp ve gâib’!; onlara göre Tanrı her yerde hâzır ve nâzır!.

Bizim huyumuzdur, ‘bize görünmeyeni biz de görmeyiz!.’ Oysa, O bize her ân “gözükür; inadına Kendini bize “göstermek” ister”! ama biz, gözümüzdeki perdeyi (ğişâveyi) bitürlü yırtıp atamayız, O’nunla aramıza onu-bunu, seni-beni perde yaparız.

(Not: Tanrı kelimesini, düşüncelerim Allah ismine halel/zarar vermesin diye kullanıyorum.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET