YAKIN/LIK

Yakın/lık :
Mesafeli.
Mesafesiz.
Mesafeli yakınlığı biliyorsunuz, biliyoruz.
Bir otobüste, sınıfta, yemekte birbirimize mesafe olarak yakınızdır ama gerçekte uzağızdır.
Sevdiğimiz biri, dünyanın öbür ucundadır ama onu aklımızdan çıkaramayız, onunla üç gün (telefonla!) görüşmesek duramayız. 
İkincinin mesafe ile pek bi ilgisi yoktur; aslında vardır da yoktur. 
Akrabalık da yakınlıktır. Akrabalık ile yakınlığın kökü aynıdır : Karibe (قرب), kurb/kurbâ. Gurbet (غربة), akrabadan, yakından uzak olma, uzak kalmadır.
Garib, gariban ise, kimsesiz, bi yakını olmayan.
Din, yakınlığı, akraba yakınlığının çook ötesine taşımıştır. Din, akraba yakınlığını kana; inanç/din yakınlığını rüçhana ve imana dayandırır. Rüçhan, Rabbin katındaki üstünlüktür; bunu da imanımızın düzeyi belirler. Aynı kandan olanlar kan kardeşi; aynı dinden olanlar din kardeşidir; din kardeşliği, kan kardeşliğinden üstündür. Kan kardeşleri (= yakınları) inanmayınca, ashabın onlarla bağını/ilişkisini kestiğini okuyoruz.
Kişiye kan bağı ile en çok yakın olanlar, ana-babalarımızdır. Din, ana-babaya, yakın akrabaya iyilik etmeyi emreder (tavsiye eder); eğer onlar (veya onlardan biri) seni şirk koşmaya zorlarlarsa onlara (ona) itaat etme!; (29/8.) böyle bir durumda bu “yakınlığı unut”!, onlara 'sıradan birer insan gibi'! davran!, der.
Ashab, Efendimize : “Anam-babam Sana fedâ olsun, Ya Rasulellah”! diye hitap edermiş!.
Kitâb, Rabbimizin İsmine en yakın İsmi, Efendimizin İsmi olarak zikreder. “Lâ ilâhe illâ Allah, Muhammed’ür Rasûlüllah. Etîullahe ve etîu’r Rasûl.” gibi.
Camilerimizde de benzer bir durum vardır. Kıble yönünde mihrabın sağında Allah, solunda Muhammed yazar; sonra da Muhammed’e yakın olanlar yazılır. Ama yine de ben, mâbetlerde elçi olmayan bir kulun adının bulunmasına sıcak bakmıyorum.
Allah, kuluna şahdamarından daha yakındır. “ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verîd.” (50/16.) O’ndan uzaklaşınca da O’na yak(ın)laşınca da “yanılır, kavrulunur.”!. Uzaklaşmadaki ‘yanma’!, O’nun emrini dinlemeyerek şeytana kanma ve ateş (cehennem)!; yaklaşmadaki ‘yanma’!, O’nun emrini dinleyerek secde (etme), arınma, mahvolma, yok olma, benliği yok etmedir.
“... küllü şey'in hélikün illâ veche...” (28/88.) 
O’na yakın olma, O’na yakınlık, bir tür helâk olmadır.
“İyilerin yazısı Illıyyîn’dedir... Ona ancak, yakınlar (yakınlaştırılmış olanlar = Mukarrabûn -- مقربون -- olanlar) şâhit/tanık olur.” (83/18-21.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET