KUR'AN'I DİNAMİK-CANLI OKUMA/K

Ben bu okumaya, hayatla irtibatlı okuma diyorum ve bunu, kendimce şöyle izah ediyorum.

Kur'ân’da bir çook emir (ve nehiy) var; bunlardan biri de De! = Söyle! (قل). Kıl!. Ver!. Al!. Git!. Tut!. Oku! gibi...

Bu izahı, Mushaf düzeninde ‘Elemtere’den aşağıda yer alan dört sûreyi (Kâfirûn, İhlâs, Felak ve Nâs) baz alarak yapacağım.

İlk sûre, Kâfirûn. (O kâfirlere) “De ki!. Ey kâfirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam, tapmayacağım. ... sizin dininiz size; benim dinin bana.”

Ortada kâfirlerin bize ters gelen sözleri ve dinleri (düşünceleri, ideolojileri!) yoksa, (= onlarla mücadele edeceğimiz fiilî bir durum yoksa = onların yaşadığı gibi bir hayatı/dini biz de yaşıyorsak), bu sûreyi dinamik ve canlı bir şekilde okuyamayız, kendi kendimize tekrarlamış oluruz.

İkinci sûre İhlâs. O da Gul! diye başlıyor. Bu Gul’ü kime söylüyoruz? Birden çok İLÂH’a tapanlara (= Teslis = Hıristiyanlara ve biçook tanrıya inananlara) ya da İLÂH sadece bizim İLÂH’ımızdır, diyenlere (= Yahudilere). Ne diyoruz onlara? (Benim taptığım İLÂH var ya, işte) O, ALLAH’dır, EHAD’dir. Samed’dir. O, sizin bildiğiniz ve bişeye (= insana/İsâ’ya) benzetmeye çalıştığınız) ilâhlara benzemez.

Üçüncü sûre Felak. O da Gul! ile başlıyor. Yine ortada, apaşikar! kendilerine söylenen bir muhatap kitle (ya da kişi/ler) var. Kim bunlar? İnkârcılar ve müşrikler; diyoruz ki onlara : Siz beni tehdit ediyorsunuz (korkutuyorsunuz) ama ben Felaq’ın Rabbine sığınıyor = güveniyorum. Sizin gibi yaratıkların şerrinden. Gecenin şerrinden. (Sizin gibi) büyücülerin şerrinden. (Sizin gibi) hasetçilerin şerrinden.

Son sûre Nâs. O da Gul! = Söyle! De! ki onlara, diye başlıyor. İnsanların zihinlerini ve gönüllerini bulandıran, bilinen ve bilinmeyen (kendini kamufle eden ve açıktan açığa faaliyet gösteren) o sinsi vesveseci ve hannâsın şerrinden ben, bütün insanların Rabbine; bütün insanların Melîk’ine, bütün insanların İlâh’ına sığınırım, sığınıyorum. (O izin vermezse, siz bana bişey yapamazsınız.)

Bunun gibi Gul ve türevleri (Gâle, Yegûlü, Gâlû, Gulnâ, Gîle vb.; Gâle ve Gulnâ’da Rab ile insanlar ortaktır), Kur'ân’da 1722 kez geçer. Bu, Kitâb’ın dinamikliği göstermez mi; muhatap olmadan bu kadar “emir (ve nehiy)”! bir Kitâb’ta niçin yer alsın?!.

...

Önce, kendi nefsimize dememiz = söylememiz gerekenleri söyleyelim (bu da bi çeşit tefekkürdür); sonra da başkalarına. Bizde de isyan eden bi taraf var. “fe elhemehâ fücûrehâ ve taqvahâ.” (91/8.) Kendimizdeki, kendi içimizdeki mücadeleyi kazanmadan, kendimize söyleyeceklerimizi söyleyip kendimizi iknâ etmeden, dış mücadeleyi kazanamaz, başkalarını iknâ edemeyiz.

Kendimize de söyleyeceğimiz çoook şey var.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET