RABBİM ALLAH.

Rab, terbiye eden demektir. O, herkesi ve her şeyi yaratarak (zaten) terbiye etmiştir, insana da akıl ve irade vermiştir.

Rab, emir ve yasakları (ibâdet) ile bizi, bizim aklımızı ve irademizi terbiye eder. Biz, kendimizi (huyumuzu, aklımızı) “beğenmiyor”! ve “Ya Rabbî”! diyorsak, Rabbin emirlerini dinlemeli = O’na ibâdet etmeli, irademizi O’na teslim etmeliyiz. Allah’ı “Rab” olarak kabul eden bi adam, O’na ibâdet ederek O’nun terbiyesine kendini, kendi iradesini teslim eden (= Müslüman olan) adamdır!.

Rab, aynı zamanda efendi demektir. Allah’ı Rab olarak kabul etmeyenler, ya kendi akıllarını ya da başka akılları rab kabul ederler. Aklın, efendi kabul edilmesi, aklın yönetimine, denetimine girilmesi; insanın akılla = rasyo/ratio ile terbiye edilmesidir ki bu, biyanıyla hümanizm biyanıyla da kapitalizmdir = Akıl Çağıdır.

Herkes, kendi aklını ya da başka akılları efendi/rab kabul ederse, = akıllar, “Bir Tek (İlâhî) Aklı” Efendi/Rab kabul etmezse, bu akıllar eninde-sonunda çatışır.

Kollektif, ortak aklı, ancak ve ancak ortak bir akıl, bir araya getirebilir. Uzlaşı, ortak bir noktada sağlanabilir.

Birlik, birliktelik güç demektir.

Dağınıklık, şirktir, parçalanma ve bölünmedir.

...

“Onlar, Hahamlarını, Rahiplerini, Meryemoğlu İsâ’yı rabler edindiler...” (9/31)

Gelin Ey Ehli Kitâb! ortak bir “kelimede” birleşelim, sadece Allah’ı Rab bilmede anlaşalım. O’ndan başka kimseye kulluk etmeyelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ın dışında, O'nun yanı sıra kimimiz kimimizi rabler edinmeyelim. Eğer yüz çevirirlerse (uzlaşmaz, yanaşmazlarsa) onlara şunu deyin: Bizim Müslüman olduğumuza şahit olun!.”

“Rabbimiz Allah!, deyip sonra dosdoğru olanlara melekler iner; (onlara) korkmayın, üzülmeyin, size va’dedilen cennetle sevinin; dünyada ve âhirette biz sizin dostunuzuz; orada istediğiniz her şey var, her şey emrinizdedir!; derler.” (41/30-31)

Onlara (= Rabbimiz Allah, diyenlere) meleklerin bunları söylediğini biliyoruz = işitiyoruz! da, meleklerin onlara nasıl indiğini ve nasıl söylediğini biliyor muyuz?!.

Bilmiyoruz ama bazı tahminler yürütüyoruz.

Zannımca,

Onların duygu ve düşüncelerindeki çatışma sona ermiş ve tüm güçleri tek bir noktaya odaklanmıştır. Buna, psikoloji, yüksek konsantrasyon ve iç huzuru der. Rabbimiz Allah dedikten sonraki (= “sümme’s tekâmû”), “istikâmet”, ortak hedef, tüm (iç ve dış) güçlerin (melek-e-lerin) bir hedefe/noktaya! yönelmesi, yoğunlaşması demektir. Duygu ve düşüncelere, aralarında çatışma olmayan, sadece Allah’a kul olan,  O’nun emrinden çıkmayan melek-e-ler (güçler) iniyor ve onları tekbir noktada toplayarak güçlendiriyor...

Allah, âlemlerin Rabbidir; âlemler (= tüm âlem), O’na kulluk eder; iradeli bir varlık olan insan/lar da O’nu Rab kabul ederler ve bunun ne demek olduğunu bilirlerse, tüm âlemle birlikte, aynı amaç için hareket etmiş olurlar.

Bizim gibi bazı insanlar da sadece sözle, sözleriyle ‘Rabbimiz Allah’ derler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET